Motor Bozukluklar

Kısaca: Akıl bozukluğu vakalarında motor bozukluklar çok sık ve çeşitli tipte görülür. Hareket azalması stuporndaki yahut katalepside (bkz.) Görülen taşlaşmış pozlardaki gibi tanı bir hareketsizlik biçiminde belirebilir. ...devamı ☟

Akıl bozukluğu vakalarında motor bozukluklar çok sık ve çeşitli tipte görülür. Hareket azalması stuporndaki yahut katalepside (bkz.) Görülen taşlaşmış pozlardaki gibi tanı bir hareketsizlik biçiminde belirebilir. Retarde depresyon (bkz.) Vakalarmdaki gibi, ifade hareketlerinin ve özellikle jestlerin tamamen kaybolduğu hareket yavaşlaması ve azalması da olabilir. Hareket artışıysa, manide (bkz.) Görülen hızlı, abartılmış ve değişken hareketlilik ya da ajite depresyondaki huzursuzluk ve daha tekrarlı hareketlilik biçimindedir. Hareket anormalliği stereotip davranışlar (bkz.), yapmacıklı hareketler ve katalepsideki otomatik itaat biçiminde, yahut da obsesyonel (bkz.) Hastalarda görülen tekrarlı ritüeller biçiminde belirir. Tiklerde, tremorlarda ve habitüel spazmlarda sınırlı tekrarlı hareketler görülebilirken, birçok organik hastalıkta da motor bozukluklar gelişebilir (örneğin huntington k oresibkz.).

1. Muayene, psikiyatrik

2. Vakaların hepsinde aşağıdaki soruların cevaplandırılmasına çalışılmalıdır: 1. Bu hastada niçin şu anda psikiyatrik semptomlar gelişti? Niçin bu tip bir bozukluk gelişti?

3. Hangi tedavi yöntemleri endikedir?

4. Bozukluğun mevcut ve gelecek durumunda prognoz nasıldır?

Bu sorular hastadan ve yakın bir akrabası yahut dostundan dikkatli bir anamnez alınarak, akıl durumu incelenerek ve tam bir fizik muayene yapılarak cevaplandırılır. Soruşturma ustalığı hastayla erken bir ilişki kurmaya ve katkılı bir gözlemci rolünü benimsemeye bağlıdır. Psikiyatrisi verileri hangi sıraya göre düzenleyeceğini kendisi belirlemelidir, ama hastanın doğal bir sırayla konuşmasına da izin vermelidir; bu arada, arasıra konuya yön verebilir ve bazan belli bir hususu aydınlatmak için daha erken bir safhaya dönebilir. Psikiyatrisi, hastanın söylediklerini anladığı zaman bunu belirterek onu rahallalmah ve ne kasdettiğini anlamadığı zaman bunu da açıkça söylemelidir. Bazan iki seansta tamamlanması gerekebilen ilk görüşme, anamnezin alınmasını (mevcut hastalık, daha önceki sağlık durumu, kişisel geçmiş, vb.) Kapsar ve ayrıntılı muayenede ele alınması gerekli odak noktalarına ilişkin ipuçları sağlar. Klasik bir şizofrenik hastalık yahut organik bir demans gibi bazı bozukluklara, mevcut hastalıkla ilgili anamnezin alınması ve akıl durumunun muayenesi yo; luyla teşhis koyulabilir. Oysa nevroz ve affektif bozukluk vakalarının çoğunluğunda, hastanın daha önceki kişiliğine ve yaşantısına daha çok dikkat edilmelidir. Akılda tutulması gereken esas nokta, anksiete, depresyon, vb. Gibi durumların, t:pkı bir enfeksiyon hastalığmdaki pireksi gibi, yalnızca semptomlar oldukları ve teşhisin temeldeki etkene dayandığıdır. Psikiyatrik bozukluklarda yanlış teşhis ve tedavi, genellikle yalnızca semptomların değerlendirilmesinden ve etyolojinin ihmalinden ileri gelir. Hekim etyoloji sorununa, hastanın hasta olmadan önce nasıl bir kişilik gösterdiğini kendi kendisine sorarak yaklaşmalıdır:

1. Hasta yaşamı boyunca hiçbir zaman dengesiz bir uyumdan fazla başarı sağlayamamış bir kişi miydi? Böyle bir hastanın anamnezinde, bazıları öbürlerinden daha stress'li birçok olaya karşı bir tepki olarak gelişen psikiyatrik semptomlar bulunacaktır. Bu durumda, mevcut semptomlar bir kişilik bozukluğu bakımından geçerli midir?

2. Hasta daha önce olumlu bir kişiliğe sahiptiyse, eskiden her zaman çözümleyebildiği halde, bugün çözümleyemediği olağanüstü bir stres ile mi karşılaştı? Bu stres'ler fiziksel, endokrin yahut psikojen olabilir; psikojen stres'ler ise nonspesifik, spesifik ya da hastanın özel bir duyarlık gösterdiği çeşitten olabilir. Bunlar ayrıca kümülatif ve ek nitelikte de olabilir. Böylece, klimakterik devre ile ilgili bir menoraji nedeniyle anemik olan ve hasta annesine bakan bir kadın, eşinin ölümünün yol açtığı ek bir stres'den sonra ruhsal çöküntüye uğrayabilir.

3. Hastanın kişiliği genellikle dengeli olsabile, psikiyatrik hastalığa (örneğindepresyona) karşı genetik bir predispozisyon söz konusu olabilir; böylece oldukça hafif bir stres, çok kere karakteristik özellikler gösteren böyle bir hastalığı presipite edebilir. Bu tip bir genetik predispozisyonun kanıtları hastanın ailesiyle ilgili anamnezinden yahut kişiliğinin bazı karakteristiklerinden ortaya çıkarılabilir.

Yukarıda özetlenen biçimde bir araştırmadan sonra, hastada niçin şu anda belli bir bozukluğun geliştiğine ilişkin gerçekten akla yatkın bir açıklama bulunamazsa, vaka sub judice bırakılır. Daha ileride yapılacak araştırmalar hastanın stres' leri çözümleyememesine ve sonucunda psikiyatrik semptomların gelişmesine yol açan temel etken olarak, gizli kalmış bir organik bozukluğu ortaya çıkarabilir. Psikiyatrik teşhis, esas olarak, kesin olmalıdır; çünkü organik bir etken ihtimalinin "elimine edilmesi" tehlikeli olabilir. Aynı şekilde, fizik muayene her zaman önem taşımakla birlikte, anamneze dayanan ipuçları hangi bedensel sistemin daha çok dikkat gerektirdiğine işaret edecektir. Yetişkin genç hastalarda fizik muayene çok kere negatif bulgu verir, ama bu bilgi hastaya güven vermede kullanılabilir; muayene ayrıca hastaya psikiyatristin de bir hekim olduğunu hatırlatır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.