Macaristan tarihi, Macarların ya da Avrupa'da bilinen adları ile Hungarların kökenine ilişkin genel olarak kabul edilen görüş belirsiz ve tartışmalı olmasına karşın; onların milattan sonra 9. yüzyıla kadar Avrasya'nın ovalarında yaşayan göçebe topluluklar oldukları yönündedir.
Macarların ya da Avrupa`da bilinen adları ile ``Hungarlar``ın kökenine ilişkin genel olarak kabul edilen görüş belirsiz ve tartışmalı olmasına karşın; onların İsa`dan sonra 9. yüzyıla kadar Avrasya`nın ovalarında yaşayan göçebe topluluklar oldukları yönündedir.
Yaşadıkları bölgede, 7 Macar ve 3 Hazar Boyu birleşerek örgütlenmişlerdir. Macarların Avrupa`da yaygın biçimde kullanılan adlarının nerden geldiğine yönelik en güçlü olasılık o dönemin Türkçesinde "on ok" anlamına gelen "on ogur" sözcüğünün değişerek ``Hungar`` sözcüğüne dönüşmesidir. http://www.newsfeeds.com/archive/soc-culture-bulgaria/msg03716.html "On ogur" sözcüğü 10 boyun bir araya gelerek oluşturduğu birliği simgeler. Macarlar 896 yılında Transilvanya`ya gelerek bu bölgeye yerleştiler. Ardından bugünkü doğu Avusturya ve güney Slovakya topraklarının bir bölümünü işgal ettiler. 995 yılında yapılan Lechfeld Savaşı`nın sonucunda aldıkları büyük yenilgiden sonra daha fazla ilerleyemeyerek Karpatya Ovası`na kesin olarak yerleştiler. http://kriszta.typepad.com/hungary/2006/01/the_origins_and.html
Stephen`in tüm yaptıklarının sonucunda ortaya, Alman Krallarına ve Macaristan topraklarından geçen Haçlı Orduları`na, Macar boylarını takip ederek doğudan buralara gelen yağmacı konar göçer boylara karşı tüm gücüyle ayakta duran bir krallık çıktı. Bu dönemde aralarında Hırvatistan ve doğu Slovakya topraklarında bulunan birçok küçük Slav krallığıda egemenlik altına alındı.
írpád`ın soyundan gelenler Macaristan`ı 1301 yılına kadar yönettiler. írpád Hanedanı`nın egemenliği süresince ülke en geniş sınırlarına ulaştıysa da, Osmanlı Türkleri`nin ülkeye olan saldırıları artmasına karşın derebeyler de etkilerini ve güçlerini bir o kadar arttırdılar.
İkinci büyük Macar kralı, ``I.`` ya da ``Nagy Lajosdur. 1342 - 1382 yılları arasında Macaristan`ı yöneten kral, yaşadığı dönemde ülke topraklarını Karadeniz`den Adriyatik Denizi`ne kadar genişletti ve kardeşinin öldürüldüğü Naples Krallığı`nın topraklarını bir süre işgal altında tuttu. 1370 yılından sonra Polonya`nın da kralı o oldu. Kasimir ve babası I. Charles`ın yapmış oldukları antlaşma tarih boyunca süregelen Macar - Leh dostluğunun başlamasını sağladı.
Lüksemburglu bir prens olan Sigismund, Louis`nin kızı Mary ile evlenerek tahta geçti. Fakat onun dönemi yoğunlukla güneyde büyük toprak kayıplarının yaşandığı bir çağ oldu. Osmanlı Türkleri ile yapılan Haçlı Savaşlarında ağır yenilgiler alındı.
Yüzyıllar boyunca Macaristan Krallığı, soyluların bağımsızlığına, bir takım milletlerin ayrıcalıklarına ve bağımsız kent krallıklarının kurulmasına izin veren geleneksel yasalarından hiç vaz geçmedi.
Yeni Çağ`ın başları (1526 - 1718)
Osmanlı Devleti ile 150 yıl boyunca değişik dönemlerde, ülkenin güney bölümlerinde yapılmış birçok savaşın sonrasında Türkler, Macaristan`ın bir çok bölgesini ele geçirdi ve ilerleyişlerini 1556`ya kadar devam ettirdi. Bu dönemden sonra ülke politik kaoslar içine sürüklendi. İkiye bölünmüş olan Macar soyluları eş zamanlı olarak iki kral seçtiler; John Zápolya (1526-1540) ve Ferdinand Habsburg. (1527-1540) Bu iki krala bağlı ordular da dönem dönem birbirleriyle çatışarak ülkenin içinde bulunduğu durumu daha da kötüye soktular. 1541 yılında Türklerin Buda`yı fethetmesiyle ülke üçe bölündü. Bugünkü Slovakyave batı Hırvatistan toprakları ile Burgenland adı verilen bölge Habsburg tarafından yönetildi. Bu bölgenin kralları Macaristan Kralları olarak tahtta çıktı. Ülkenin doğu toprakları ve Erdel Beyliği Osmanlı Devleti`ne vergi vermeyi kabul ederek, Osmanlı`nın üstünlüğünü tanıdı. Başkent Buda ve geri kalan orta Macaristan toprakları Osmanlı Devleti`nin bir eyaleti yapıldı.
Ülkenin büyük bir bölümü bu savaşlar süresince tahrib oldu. Küçük yerleşim birimlerinin birçoğu tümüyle yıkıldı. Aynı dönemde Macaristan üzerinde hakimiyet kurmak için uğraş veren bir başka devlet de Avusturya`ydı. Protestan Avusturya`yı istemeyen Tökeli İmre önderliğindeki Macarlar ayaklandı ve Osmanlı Devleti`nden yardım istediler. Veziriazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasında Osmanlı Ordusu Avusturya üzerine sefere çıktı. Bu seferde bozguna uğrayan Osmanlı Ordusu, bu dönemden sonra bölgede hep toprak kaybetmeye başladı. Bunun üzerine Papa önderliğinde Kutsal İttifak Osmanlı`yı Avrupa`dan tümüyle çıkartmak için saldırıya geçti. Avusturya Buda`yı yeniden ele geçirdi. Gelecekteki bir kaç yıl içinde Temeşvar ve çevresindeki bölgeler dışında tüm Macaristan Osmanlı Devleti`nin elinden çıktı. İngiltere ve Hollanda ara buluculuğunda, Lehistan, Venedik, Avusturya ve Osmanlı arasında imzalanan Karlofça Antlaşması ile bu toprak değişiklikleri resmen kabul edildi. 1718 yılında Pasarofça Antlaşması ile birlikte Temeşvar`da elden çıktı ve Macaristan bütünüyle Osmanlı`dan ayrıldı. Yeni başkent Poszony, yani bugünkü Bratislava yapıldı.
1604 ve 1711 yılları arasında Avusturya karşıtlar ile Katoliklik karşıtları arasında (=Hristiyanlık`ın tek çatı altında birleşmesini savunanlar) tarafından ayaklanmalar çıkarılırdı ve bu isyanlar - sonuncusu hariç - genelde Transilvanya`dan yönetilirdi. Slovakya`da başlayan bu son ayaklanma halk tarafından başkan Francis Rákócsi`nin kral olması için çıkarıldı. Avusturya tarafından, isyan bastırıldığında Lehistan`da olan Rákócsi önce Fransa`ya sonrada Türkiye`ye kaçtı ve yaşamının sonuna kadar Tekirdağ`da yaşadı. Ayaklanmanın ardından Avusturya Macarlar`ın tüm kalelerini yıkarak gelecek olası ayaklanamalar için önlem aldı. Kalelerden çıkan taşlar köylülere ev yapmaları için dağıtıldı.
``Daha fazla bilgi için bakınız`` : II. Viyana Kuşatması, Karlofça Antlaşması, Pasarofça Antlaşması
18. yüzyıl (1718 - 1780)
Bu dönem Macaristan tarihinde toparlanma dönemi olarak tanımlanır. Habsburg hanedanının hükümdarları iş başına geldiklerinde kuzeyden ve doğudan, bugünkü Avusturya, Almanya, Slovakya, Romanya ve Sırbistan`dan ülkeye yeni göçmenler getirerek, savaşlarla tahrip olmuş köy, kasaba ve kentleri yeniden bayındır hale getirmişlerdir.
Aydınlanma Çağı (1780 - 1848)
Fransız İhtilali`nden etkilenmeyle, ülke üzerinde büyük bir Almanlaştırma çalışması yürüten II. Joseph`e karşı, Macarlar`da ve Macaristan`da yaşayan diğer azınlık topluluklar arasında büyük bir ulusal diriliş hareketi başladı.
Napolyon Savaşları süresinde ve sonrasında Macaristan kurultayı hiç bir toplantı ve işbirliğine katılmadı. 1820`lerde İmparator zorlanarak Reformlar dönemi başlatıldı. Soyluların vergi ödememe, oy kullanma gibi ayrıcalıklarından vazgeçmemek için karşı çıkmalarından dolayı bu süreç oldukça yavaş ilerledi. Tüm bu yavaş ilerlemelere karşı birçok ulusal adım atıldı. Laince resmi dil statüsünden çıkarılarak yerine Macarca getirildi.
Macaristan Krallığı`nda ilk kez nüfus tespiti -Hırvatistan da dahil olmak üzere- 18. yüzyılın sonlarında yapıldı. Hırvatistan toprakları da dahil edilirse Macarlar`ın toplam nüfusa oranı %29, edilmezse %42`ye denk geliyordu. 1850 nüfus sayımlarına göre toplumda Slovaklar (18.6%), Almanlar (11.8%), Rumenler (10.1%), Sırp ve Hırvatlar (5.6%), Ukraynalılar(4.8%) ve diğer azınlıklar (% 3.7)`lik bir dilim oluşturuyordu.
1848 İhtilali (1848 - 1849)
İhtilal 15 Mart1848 tarihinde Peşt ve Buda`da, İmparatoru halkın tüm isteklerini kabul etmesi yönünde tüm krallıktan destek gören protestolar yapan geniş bir halk kitlesi tarafından, kansız olaylar ile başlatıldı. Tüm gösteriler Macaristan`ı Habsburg İmparatorluğu`ndan kopararak özerk hale getirmek için yapılıyordu ve sonuçta Macar reformistler Lajos Kossuth ve Lajos Batthyány önderliğinde Macaristan`ın özerklğini ilan edildi. Ardından çıkan iç savaşta Macarların ve yabancı devrimcilerin çıkarttıkları ayaklanmalar bastırıldı. Ülkede yaşayan Macar olmayan toplulukların da isyan çıkarmasındaki neden bağımsız olma istekleridir.
Başkennte, Viyana`da da büyük bir başkaldırı ile karşı karşıya olan Avusturya ilk önce Macaristan`ın özerkliğini tanıdı. Daha sonra Avusturya`daki ayaklanma bastırılınca Franz Joseph zeka özürlü amcasını imparator yaptı. Avusturya, Macaristan`ın özerkliğini tanımadığını belirtti ve bir iç savaş daha çıktı. İsyancıların direnişinin kırılmasında güçlükler yaşanınca Rus Çarı I. Nikolas`dan yardım istendi. Rusya`nın Macaristan`ı işgal etmesi üzerine Macarlar ve Ruslar arasına düşmanlık başladı. Daha sonra Macaristan yöneticisi olan Avusturyalı Julius Freiherr von Haynau Macar ordusundaki 13 görevli kumandanın idamına karar verdi. Lajos Kossuth sürgüne gönderildi.
Devrimin sonrası (1849 - 1867)
1849 - 1867 yılları arasında yaşanan savaşın ardından tüm ülke pasif direnişe geçti. Arşidük Albrecht von Habsburg Macaristan Krallığı`nın başına geçti ve Çek yetkililerin yardımıyla Almanlaştırma hareketleri tekrar başladı.
Macaristan`ın yeni savaş güçleri artık mufafazakar devrim karşıtları; "Beyazlar" idi. Erdelli bir soylu olan István Bethlen ve Avusturya-Macaristan Donanması`nda eski bir komutan olan Miklós Horthy önderliğinde Viyana`da kurularak, Szeged`de ilan edildi. Ülkenin batısında başlayarak, genele yayılan Beyaz Terör, polis teşkilatı dağıldığı için ülkede kendilerine karşı koyabilecek herhangi bir güç olmadığından birçok komünist ve diğer sol görüşlüleri yargılamadan idam etti. Ülkede Macaristan`ın içinde bulunduğu durumun gerekçesi oldukları bahanesiyle Yahudilere karşı bir çok saldırı yapıldı. Ülkeden çekilmeye başlayan Romanya ordusu da çıkmadan ülkedeki heryeri yağmaladı ve yakıp yıktı. Ortaya çıkan zarar öylesine büyüktü ki 1919 yılındaki Barış Konferansı`nda Macaristan`dan Romanya`ya savaş tazminatı ödemesi istenmedi. 16 Kasım günü Romanya Ordusu`nun izni ile Horthy`nin ordusu Budapeşte`ye girdi. Yeni yönetim güvenliği sağladı, terörü durdurdu, bir önceki hükumetin destekçileri hapse atıldı ve siyasi hareketler bastırıldı.
1920-1944 kral naipliği dönemi
1920Ocak ayında Macar kadın ve erkekler ilk kez gizli usulde oy verdi. Önceki oylamalar, oylamanın gizli olmamasından dolayı demokratik ölçülerde değerlendirilmiyordu. Sağ kanat bu oylamadan birinci çıktı. ``1867 Uzlaşmasını ortadan kaldırarak, monarşiyi yeniden düzenledi.
Macaristan 4 Haziran 1920 tarihinde Trianon Antlaşması`nı izmalayarak ülkenin parçalandığını kabul etti. Antlaşmaya göre Macaristan topraklarının bir kısmı, komşu ülkeleri arasında paylaştırıldı. Yaklaşım 10 milyon Macar topraklarını terketmek zorunda kaldı. Ülkenin etkin yapısında değişiklikler oldu. Bu değişim sonucunda Macaristan`ın etnik yapısı; %90`ı Macar, %6`sı Alman, geriye kalan kısmı ise Slovaklar, Hırvatlar, Romenler, Yahudi ve Çingene olarak değişti.
Belirlenen yeni sınırlar, Macaristan`ı maden yatakları ve ticari yolların kazancından uzaklaştırdı. Macaristan yeni sınırları ile orman havzasının %84`ünü, ekilebilir arazisinin %43`ünü ve demir madenlerinin %83`ünü kaybetti. Macaristan 1. Dünya Savaşı öncesi savaş endüstrisinin önemli merkezlerinden birisiydi. Başken Budapeşte nüfusunun %51`i endüstride çalışmaktaydı. Endüstriyel alanda çalışanların %82`si de ağır sayaniyde çalışmaktaydı.
Haziran 1920 yılında Honthy meclise başbakan olarak atandı. Kendisinin de içinde bulunduğu sağ kanat hükümeti, numerus clausus yasasını uygulayacağını, siyasetteki ve üniversitelerdeki yozlaşmaya çözüm bulacağını, kırsal alanın sorunlarıyla ilgileneceğini vaadetti. Teleki`s hükümeti, Avusturya kralı 1. Charles`in Mart, 1921`de tekrar tahta geçmesi ile devrildi. 1. Charles, Hasburgta`ki milliyetçi sağ kanadın bütün siyasi faaliyetlerini engelledi. Bu durumu değerlendiren parlementer István Bethlen, Birlik Partisi adında yeni bir sağcı parti kuruldu.
Horthy bunun üzerine Bethlen başbakanı olarak atandı. 4. Charles `in tahtını güvence altına alma çabaları yine sonuçsuz kaldı.
de Nagybánya, Macaristan Kral Naibi]
Bethlen`in iktidarda durduğu süre istikrarlı geçti(1921-1931). Yeni bir politik anlayış ile seçmenlere yaklaştı, bürokratik konumlara kendi destekçilerini yerleştirdi, siyasi becerisini kırsal alanda hissettirdi. Bethlen devlet mekanizması üzerinde radikal devrimler yaptı. Yahudi ve sol kesim üzerindeki baskıları azalttı. 1921 yılında Sosyal Demokratlar`a ve ticari birliğe yeni haklar sağladı. Legal olarak çalışmalarını sağlayacak yasaları çıkarttı. Anti-Macar ve siyasi suçlulara af sağladı. Bethlen 1921`de Macaristan`ın Milletler Birliği`ne girmesini sağladı.1927 yılında İtalya ile yeni bir dostluk antlaşması imzaladı. Trianon Antlaşması ülke gündemine geldi. Bethlen bu antlaşmanın etkilerini; ticari, sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik alanda yükselirken basamak olarak kullandı.
Büyük Bunalım dönemi yaşam standardında olduğu gibi, sağ kanadın politik kariyerinde de büyük düşüşe neden oldu. 1932 yılında Horthy`nin yerine, Almanya ile sıcak ilişkiler olan Gyula Gömbös atandı. Gömbös aşırı milliyetçi kanattaydı ve ``Maygarizasyon`` politikasını güden bir politika izlemekteydi. Gömbös ekonomik krizden kurtulmak için Almanya ile yeni bir ticari anlaşma imzaladı. Bunun sonucu olarakta Macar pazarı ve madenleri Almanya kontrolüne geçmiş oldu.
Görüşler