Klistra

Kısaca: KİLİSTRA NERESİDİR' Kilistra antik kenti Konya'nin 49 km güneybatısında Konya Meram ilçesi, Hatunsaray beldesine bağlı Gökyurt köyündedir. TARİHÇE Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu Kilistra'da Hellenistik ve Roma çağında (İ.Ö. 2. yy-İ.S. 3. yy) yerleşimin başladığı tespit edilmiştir. Kazı esnasında doğu şırahanede eşik taşı olarak bulunan Roma devri bir devşirme mezar yazıtında Kilistra adının geçtiği görülmüştür. Kilistra Bizan devrinde (İ.S. 8-13 yy) yoğun bir şekilde Kapadok ...devamı ☟

KİLİSTRA NERESİDİR?

Kilistra antik kenti Konya'nin 49 km güneybatısında Konya Meram ilçesi, Hatunsaray beldesine bağlı Gökyurt köyündedir.

TARİHÇE

Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu Kilistra'da Hellenistik ve Roma çağında (İ.Ö. 2. yy-İ.S. 3. yy) yerleşimin başladığı tespit edilmiştir.

Kazı esnasında doğu şırahanede eşik taşı olarak bulunan Roma devri bir devşirme mezar yazıtında Kilistra adının geçtiği görülmüştür.

Kilistra Bizan devrinde (İ.S. 8-13 yy) yoğun bir şekilde Kapadokya benzeri kaya oyuğu yerleşmelerine sahne olmuştur.

İncil'de söz edilen Aziz Paulos'un seyahatleri sırasında uğradığı Anadolu kentlerinden Lystra aynı zamanda ünlü Kral Yolu üzerinde olup İkonion (Konya)-Pisidia Antiocheia (Yalvaç) arasında bulunmaktadır. Listra'dan Yalvaç'a giden haberci Paulos Kilistra'ya da uğramıştır. Haberci Paulos'un mektuplar gönderdiği Timoteos da Lystralıdır.

Kazı çalışmaları esnasında temizliği yapılan Sümbül'ini Kilise'nin bulunduğu mevkiye halen yöre halkının "Paulönü" demesi Aziz Paulos'un adının yaşatıldığının kanıtıdır.

Roma devrinde Hristiyanlığı kabul etmiş Lystra halkının Paganist (putperest) kitlelerin ve yağmacıların yoğun saldırılarına dayanamayarak çevresinde bulunan ve saklanmaya elverişli dağlık kesimler seçtikleri görülmektedir. Kurulan bu saklı kentlerden en önemlisi Kilistra'dır.

Gökyurt köyünün halen yaşayan halkı Kilisra antik kenti üzerine yerleşmiştir. Bizans döneminde yerli halkla Anadolu'ya gelen Türk'lerin birlikte yaşadıkları bazı bulgularından anlaşılmaktadır. Osmanlı döneminde ise daha çok hayvancılıkla uğraşan konar-göçer aşiretlerin iskan edildiği etnolojik bulgulardan tesbit edilmiştir.

GÜNLÜK YAŞAM

Gökyurt köylüleri tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Arazinin yapısal özellikleri nedeniyle tarım kısmen hayvan gücüyle sürdürülmektedir. Bu nedenle köyde katır, eşek ve at tarım ve hayvancılık amacıyla kullanılmaktadır.

Köyde bol miktarda kabak yetiştirilmekte olup, düğünlerde kadın sofralarında kabak yemeği ikramı gelenek halinde devam etmektedir.

Yöre mutfağında alıç, yaban eriğinden turşu, ahlattan komposto, gılabbadan meşrubat yapılmaktadır. Bağcılık yaygın olup, yoğun pekmez üretimi vardır. Klasik yöntemle bal üretimi köy ekonomisinde önemli yer tutmaktadır.

Üretimde kadınlar da tarlada, hayvan bakımında, ve ahır işlerinde katkıda bulunmaktadırlar. El ve örgü işlerinin köklü bir geçmişi vardır.

KİLİSTRAYA NASIL GİDİLİR?

Kilistraya (Gökyurt) 34 km'lik Konya-Hatunsaray asfalt yolundan güneydoğuya yönelen 15 km'lik Gökyurt asfalt yolu ile gidilir.

Konya-Antalya asfalt yolunun 34 km'den güneye dönülerek 15 km'lik stabilize bir yolla da Kilistra'ya ulaşmak mümkündür.

KİLİSTRA NASIL GEZİLİR?

Kilistra antik kentine Lystra (Hatunsaray) yönünden gelen ve halen taş döşemeleri yerinde korunmuş, köyün doğusunda yer alan Kral Yolu izlenerek Devrek Mevkine ulaşılır. Devrek mevkinde kentin griişini kontrol altında tutan gözetleme kulesi karakol yapısı gezildikten sonra kentin içine ulaşan antik yol izelenerek Konacak mevkiindeki tipik kaya oyuğu anıtsal antik mezarlar ve mezarların yer aldığı kayalığın batı eteğindeki toplantı salonu ve diğer sosyal amaçlı yapılar görülür.

Buranın güneyinde yer alan Haç Planlı Şapel (Sandıkkaya) içten ve dıştan yekpare kayaya oyulmuş benzeri az, enteresan bir yapıdır. Şapelin çevresinde tamamlayıcı yapılar bulunmaktadır.

Buradan batıya devam eden Kral Yolunun diğer girişine ait ikinci gözcü kulesi, ikinci karakol ve sarnıç ile geç devirde testi ve çanak yapımında kullanılan "Kapçı İni" gezilir. Buradan köy merkezinde yer alan Köy Konağı'na ulaşılır. Köy Konağı'nda yiyecek içecek vb. zorunlu ihtiyaçlar temin edilebilir.

Köy konağının batısında yer alan su sarnıcı (Katırini) Söğütlü deresindeki çifte şaraphaneler (Şırahane) ve bunlar su yolları gezildikten sonra Köy Konağı güney-batısında bulunan ve köylülerce "Paulönü Mevkii" denilen yerde Sümbül Kilisesi'ne gidilir. Vadi içinde doğa ile tarihin içiçe yaşandığı Paulönü mevkiinde yeşilin her tonu izlenebilir.

Buradan Ardıçlı Tepe'nin kuzey yamacında bulunan büyük su sarnıcına doğru giderken nekropol alanındaki anıtsal kaya mezarları görülür.

Büyük su sarnıcı (Katırini) üç nefli, görkemli bir kaya yerleşme olup kentin en ilgi çekici yapılarındandır. Su sarnıcının kuzeyinde Söğütlü Deresi içerisindeki çifte şırahaneler ve bunların su yolları yapıları olarak görülmeye değerdir.

MİMARİ

Kilistra antik kenti erken Bizans devrinde doğal kaya oluşumuna paralel beş ayrı mevkide kurulmuştur. Kaya oyuğu yerleşimi şeklindeki kentin kuruluşunda ve yapılaşmasında gizlilik esas alınmıştır. Geriden bakıldığında doğal bir kaya gibi görünen yerleşme yerlerinin iç kısımları geniş mekanlar halinde oyulmuş, aydınlatma ve havalandırma kamufle edilmiş mazgal açıklıklarla sağlanmıştır.

Mimaride dini yapılara (şapel ve kilise) sosyal amaçlı yapılara (mesken, sarnıç, çeşme, şaraphane...) savunma ve güvenlik amaçlı yapılara (gözetleme kulesi, garnizon ve sığınaklar) rastlanmaktadır.

Yaşayan kentsel doku topoğrafik yapıya uygun olarak yamaç evler tarzındadır. Hal, mimaride hazır bulunduğu ana kayaya oyularak yapılan eski hacimleri fonksiyonunu değiştirerek kullanmaya devam ederken; kendi yaptıkları yapılarda ise kayadan keserek ve yontarak elde ettiği biçimle taşları ana malzeme olarak kullanılmıştır. Yapılan temelden çatıya taştan olup, geniş hacimli ve düz damdır.

DOĞAL GÜZELLİKLER

Volkanik tüf kayaların oluşturduğu peri bacalarını andıran kaya oluşum köyün yer aldığı vadi boyunca devam etmektedir. Vadi adeta bir taş ormanını andırmakta, yerleşim alanındaki seyir teraslarından panaromik görüntüler vermektedir. Yerel karakterdeki bitki örtüsü ile kaplı yörede yeşilin her tonu dört mevsim görülmektedir. Bu bitki dokusu Toros yamaçlarında görülen zengin maki türleridir. Dişbudak, alıç, ahlat, yaban eriği (Yonuz eriği) iğde ve kuşburnu ile yoğun meşe ormanları, ceviz, badem vb. meyve ağaçları harika bir doğal manzara sunmaktadır. Orman dokusunda yaban hayatı tüm çeşitliliğiyle sürmektedir.

Maki grubu içinde köylülerce "Gılabba" adı verilen taneli salkım halinde yetişen bodur ağaç tipinde yabani üzüm türü bir bitki de sağlık amaçlı tüketilmektedir. (Gilabori-Viburnum opulus).

KONAKLAMA

Gökyurt turizm olgusun benimseyen, geleneksel Türk konukseverliğini yaşatan şirin bir köydür.

Köyde grup konaklamasına elverişli bir Köy Konağı vardır. Köy Konağı eski Halkevi binası restore edilip üstüne bir kat daha eklenerek modern hale getirilmiştir.

Köyde her türlü sağlık hizmeti sunan sağlık ocağı bulunmaktadır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.