Klasik Liberalizm

Kısaca: Klasik liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulu ve bu özgürlüklerin korunmasıyla sınırlandırılmış, topluma yüksek oranda avantaj sağlayacak bazı hizmetleri sunan bir devletin olması, geriye kalan tüm fonksiyonların düşürülerek serbest piyasa tarafından karşılanması gerektiğini savunan ideojidir. Klasik liberaller laissez faire ekonomi politikalarını savunur, iktisadi özgürlükler ve piyasa ekonomisini vurgular, devletin görev alanının genişletilmesine karşı çıkar. ...devamı ☟

Klasik liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulu ve bu özgürlüklerin korunmasıyla sınırlandırılmış, topluma yüksek oranda avantaj sağlayacak bazı hizmetleri sunan bir devletin olması, geriye kalan tüm fonksiyonların düşürülerek serbest piyasa tarafından karşılanması gerektiğini savunan ideojidir. Klasik liberaller laissez faire ekonomi politikalarını savunur, iktisadi özgürlükler ve piyasa ekonomisini vurgular, devletin görev alanının genişletilmesine karşı çıkar. Klasik liberal bir düzen, politikayı en asgari düzeye indirir ve bireyleri kendi örgütlerini ve gruplarını kurmakta ve kendi amaçlarını izlemekte serbest bırakır. Bazı türleri bireyleri eğer isterlerse düzenden ayrılma konusunda bile serbest bırakır. Başka konularda aralarında dikkate değer farklılıklar bulunmasına rağmen, önde gelen çağdaş liberallerden F. A. Hayek, John Rawls, Ronald Dworkin, Charles Larmore, Chandran Kukathas, Loren E. Lomasky ve David Schmidtz klasik liberal olarak tanımlanabilecek düşünürlerdir. Klasik liberalizm üzerinden yola çıkan ve günümüzde bu düşüncenin daha uç şekli olarak kabul edilen fikirleri savunanlar kendilerini Liberteryen olarak adlandırılır. Entelektüel Kaynakları John Locke Locke görüşlerini öne sürerken, bir siyasal toplum düzenine vurgu yapmış ve siyasal iktidarın kaynağından bahsedebilmek için de insanların doğal olarak nasıl yaşadıklarını incelemiştir. Locke’a göre, insanlar doğal olarak tam bir özgürlük ve eşitlik içinde yaşarlar. Başkalarından izin almaya gerek görmeden başka bir kişinin iradesine boyun eğmeden istediklerini yaparak ellerindeki değerleri diledikleri gibi kullanarak hayatlarını sürdürürler. Bu mükemmel özgürlük ortamında herkes eşittir. Yani hiç kimsenin bir diğeri üzerinde otoritesi, iktidarı, hakkı, üstünlüğü yoktur. Ancak eşit ve özgür olan insanların doğal koşullar altındaki yaşamları, karşılıklı yardımlaşma ve sevgi ilkelerine dayanır. Bu görüşleri dile getiren Locke, doğal döneme ilişkin düşüncelerini şöyle tamamlamaktadır. “Ne var ki gerçek bir özgürlük ve eşitlik dönemi olan bu doğal yaşam dönemi insanların tamamen başıboş oldukları bir yaşam değildir. İnsanlar, izin almaya gerek olmadan dilediklerini yapabilirler, mallarını diledikleri gibi kullanabilirler ama doğal yaşamın koyduğu sınırlar içinde kalmak kaydıyla”. Yine Locke’a göre, insanlar başkasının iradesine boyun eğmeden hareket edebilirler, ama herkes her istediğini yapamaz, özgürdür ama kendi hayatına kastetme özgürlüğü olmadığı gibi bir başkasının hayatına son verme özgürlüğü de yoktur, malını dilediği gibi kullanabilir, ama başkasının malına zarar verme ya da başkasının malını elinden alma özgürlüğü yoktur. Kısacası, özgürlük vardır ama bu özgürlük en iyi, en yararlı ve en zararsız biçimde kullanılacaktır. Bu dönemde tüm insanların uymak zorunda oldukları doğal yasa yani akıl tüm insanların özgür ve eşit oldukları bir yerde herkesin birbirinin hayatına, özgürlüğüne ve malına saygılı olmayı emreder . Burada Locke, liberalizmin ve bu görüşün özgürlük anlayışının temellerini atmış ve sonraki düşünürlerin bu konu hakkındaki düşüncelerinin gelişmesinde etkili olmuştur. Locke’a göre ayrıca, insanlar doğal durumdan siyasal toplum düzenine geçtiklerinde cezalandırma haklarını topluma devretmişlerdir ve bu süreç tamamlandığında toplum devletleşmiştir. Kişilerin suçları muhakeme etme hakları bu nedenle sona ermiş, özgürlük bir sınıra ve güvenliğe kavuşmuştur. Toplum egemenlik hakkını kazanmış, yasalar yapılmaya başlanmış, yasaları uygulayacak yöneticiler belirlenmiş ve kişiler arası anlaşmazlıklar bu yetkililer tarafından çözümlenmiş, topluma ya da kişilere karşı suç işleyenlerde yasalarda belirtilen cezalara çarptırılmışlardır. Bu bağlamda liberal toplum ve özgürlük anlamını ve uygulama alanını bulmuştur. Locke, böylece doğal yaşama dönemini aşan “kendi toplumuna” ulaşmıştır. Bu görüşlerinde Locke, çağdaş düşünürlerden farklı olarak “sahip olma” kavramına, daha doğrusu “mülkiyetin” önemine büyük ölçüde atıf yapmaktadır. Locke, mülkiyet kavramı ile “hayat, özgürlük ve malların” ifade edildiğini belirtmiştir. Locke’a göre insanlar ancak hayatlarını, özgürlüklerini ve mallarını “karşılıklı” olarak korumak için doğa durumundan uygar topluma geçerler. Locke’un görüşleri özetlenecek olursa, hayat, özgürlük ve mülkiyet hakları iç içedir ve aslında bu hakları birbirinden ayırmakta mümkün değildir. Locke’da hakların kaynağı devlet değildir. Bu yaklaşımı ile Locke, bazı “doğal hukukçu” düşünürlerden de ayrılır ve mülkiyet hakkının kaynağını sözleşme (kontrat) veya anlaşmaya dayandırmaz, “tabi hukuka” işi götürür. Locke’un fikirleri liberal entelektüel-siyasi geleneği büyük ölçüde yönlendirmiştir; bugün de hala liberal düşünürler –başta doğal hakların aksiyomatik niteliği ve bu çerçevede devlet faaliyetinin sınırları ile mülkiyet hakkının temeli olarak “öz-sahiplik” fikri olmak üzere- birçok güncel sorunu Locke’un düşüncelerinin ışığında tartışmaktadırlar. Liberal bir toplumun kültürel çeşitlilik olgusuna nasıl cevap vermesi gerektiği konusunda da günümüz liberalizmi Locke’tan ilham almaya devam etmektedir. Locke’un temel fikirlerinden hemen hemen bütün liberaller etkilenmiş olmakla beraber, Locke’çu liberalizmin son dönemdeki tipik ve en önemli temsilcisi Amerikalı siyaset felsefecisi Robert Nozick’tir (1938-2002). Nozick başlıca iki bakımdan Locke’çu liberalizmi temsil etmektedir. İlk olarak, o da ünlü eseri Anarşi, Devlet ve Ütopya’da (“ultraminimal”) devletin ortaya çıkışını sözleşme metaforundan yararlanarak açıklamıştır. İkinci olarak, Nozick de Locke gibi devletin birey haklarıyla sınırlı olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Adam Smith

Smith, bütün insanların eylemlerine konan sınırlamalardan dolayı rahatsız olduklarını, tasavvuri olarak da bu duyguyu paylaştıklarına, sonuç olarak bütün insanların genelde doğal bir özgürlük hakkına, özelde ise ekonomik özgürlük hakkına sahip olduklarına inanır. Bu yüzden hemen beliren (immediate) moral duygular, doğal özgürlüğü tesis etmeye ve onu herhangi bir yararlılık düşüncesinden önde tutmaya meyleder. Yani Smith’in ahlak teorisi adını verdiği Klasik Liberalizmde teorisinde öz olan, duygusal onama veya onamama işleminde fayda ilkesi kesinlikle tek ve ilk ölçüyü teşkil etmez. Bu anlayış, fayda maksimizasyonunun ve ilgili diğer faktörlerin bağımlı ve bağımsız değişkenler olarak yerleştirildiği bir model kurulabilmesini ve bu çerçevede belirli davranış tarzları ile ilgili teoriler geliştirilebilmesini sağlamaktadır. Bu yüzden

Adam Smith

’in birey tiplemesinin “rasyonalist” egoist olduğu ve rasyonalist psikolojiden kaynaklandığı yolundaki sık sık tekrar edilen görüş yanlıştır. Tam tersinin, insanın temel ihtiyaçları göz önüne alındığında, daha doğru olduğu ifade edilmektedir. Konu genel olarak ele alınırsa da iktisadi liberalizmin dayandığı kurumlar ve temel özgürlükler, mülkiyet özgürlüğü, sözleşme özgürlüğü ve girişim özgürlüğü olarak ortaya çıkmaktadır. Serbest piyasa ekonomisi; bu haklara dayanarak kendiliğinden oluşan fiyat sistemi ile birlikte mutlaka tam ve işleyebilir bir rekabetin var olması halinde fonksiyonel olarak sağlanabilir. Bu anlamda birçok görüşün birbirine paralel olarak ele alındığı görülmektedir. Bir başka görüşe göre piyasa ekonomisi, özgürlükle etkinliği birleştiren tek sistemdir. Piyasanın varlığını kabul etmeyen hiçbir siyasal sistem özgürlüklerin yeşermesine izin vermez. Üstelik böyle bir sistem, insanların ihtiyaçlarını karşılamayı başaramaz.

Ricardo, Malthus, Bastiat ve Diğerleri

İngiliz klasik iktisatçılarından David Ricardo, Thomas Malthus ve John Stuart Mill; Fransız klasik iktisatçılarından Jean Babtiste Say ve Frederic Bastiat'ı liberalizme önemli katkılarda bulunmuş düşünürler arasındadır. John Stuart Mill "Özürlük Üstüne" adlı eseri klasik liberalizmin anıt kitapları arasında yer almaktadır. Mill bu eserinde özgürlük konusunda çok önemli görüşlerini açıklamaktadır. Jean Babtiste Say'de "her arz kendi talebini yaratır" şeklinde formüle ettiği piyasalar kanunu ile piyasa ekonomisinin gücünü ortaya koymaya çalışmıştır. "say kanunu" olarak da bilinen bu düşünce piyasa ekonomisinde arz ve talep arasında meydana gelecek dengesizliklerin zaman içerisinde kendiliğinden ortadan kalkacağını ve ekonominin doğal işleyişine kavuşacağını savunmaktadır. Klasik Liberalizmle Yakından İlişkili Akımlar == * Liberteryenizm == Kaynakça==

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Ekonomik Liberalizm
2 yıl önce

kavram; klasik liberalizm, neoliberalizm, liberteryenizm ve mali muhafazakârlık gibi bazı muhafazakâr okullarla ilişkilidir. Ekonomik liberalizm kamu mallarının...

Sosyal liberalizm
2 yıl önce

adalet arasında denge kurmayı amaçlayan politik bir ideolojidir. Klasik liberalizm gibi piyasa ekonomisi, sivil ve siyasi hak ile özgürlüklerin genişlemesini...

Sosyal liberalizm, Açık toplum, Liberalizm, Neoliberalizm, Radikalizm, í–zgürlük, İnsan hakları, Liberal International, European Liberal Democrat and Reform Party, Liberalism worldwide, Liberal demokrasi
Muhafazakâr liberalizm
6 yıl önce

liberal ideolojiyi temsil eden harekettir. Muhafazakâr liberalizm klasik liberalizmin daha az radikal türüdür. Muhafazakâr liberaller; bireysel özgürlük...

Yeşil liberalizm
6 yıl önce

mutlak mülkiyet içeren hakları reddeder. Ekonomik konularda klasik liberalizm ve sosyal liberalizm arasında bir konum alırlar. Yeşil siyaset Yeşiller ve Sol...

Liberalizm
2 yıl önce

çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel...

Liberalizm, Adam Smith, Ayn Rand, Açık toplum, Benjamin Franklin, Birey, Cumhuriyet, David Ricardo, Devlet, Din, Floransa
Laissez faire
2 yıl önce

geçsinler) sloganıyla savunulmuştur. Anarko-kapitalizm Avusturya okulu Klasik liberalizm Serbest piyasa anarşizmi Liberteryenizm Minarşizm ^ Gaspard, Toufick...

Laissez faire, Adam Smith, Büyük Buhran, Ekonomi, Finans, Görünmez el, Kapitalist ekonomi, Motto, Taslak
Ulusal liberalizm
2 yıl önce

Ulusal liberalizm ya da milliyetçi liberalizm, iki anlamda özgürleştirici bir güç olarak ortaya çıkmıştır. İlk olarak, bu milliyetçilik, ister çokuluslu...

Siyasi ideolojiler listesi
2 yıl önce

feminizm Liberalizm Klasik liberalizm Neoliberalizm Ordoliberalizm Paleoliberalizm Sosyal liberalizm Muhafazakâr liberalizm Ulusal liberalizm Ekonomik...