Józef Piłsudski

Kısaca: Józef Klemens Piłsudski (, (5 Aralık 1867; Zułów, bugünkü Litvanya] Polonya, Rusya İmparatorluğu - 12 Mayıs 1935; Varşova, Polonya), İkinci Polonya Cumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı (1918-1922). İki Dünya Savaşı arası dönemde (1918-1939) Polonya ve Avrupa siyaset sahnesindeki en önemli kişilerinden birisi olmuştur. Polonya'nın, 1795'ten 1918'e kadar devam etmiş Avusturya, Rusya ve Prusya arasındaki paylaşımına son vererek ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanmasını sağlayan en büyük kişiliklerden ...devamı ☟

Józef Klemens Piłsudski (, (5 Aralık 1867; Zułów, bugünkü
Polonya, Rusya İmparatorluğu - 12 Mayıs 1935; Varşova, Polonya), İkinci Polonya Cumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı (1918-1922). İki Dünya Savaşı arası dönemde (1918-1939) Polonya ve Avrupa siyaset sahnesindeki en önemli kişilerinden birisi olmuştur. Polonya'nın, 1795'ten 1918'e kadar devam etmiş Avusturya, Rusya ve Prusya arasındaki paylaşımına son vererek ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanmasını sağlayan en büyük kişiliklerden biri olarak kabul edilir. İlk yılları Yoksul düşmüş bir Polonya soylusunun oğluydu. Harkov'da tıp öğrenimini sürdürürken siyasal nedenlerle okuldan uzaklaştırıldı (1886). Bunun üzerine Vilna'ya (bugün Vilnius) dönerek genç sosyalistlerle ilişki kurdu. Mart 1887'de, Çar III. Aleksandr'a yapılan suikasta karışmakla suçlandı ve Doğu Sibirya'da beş yıl sürgün cezasına çarptırıldı. 1892'de cezasını tamamlayıp geri döndükten sonra Polonya Sosyalist Partisi'ne (PPS) girdi ve çok geçmeden partinin önderi durumuna geldi. Aynı dönemde Vilna'da, el altından dağıtılan Robotnik (İşçi) adlı gazeteyi çıkarmaya başladı. Temmuz 1899'da Maria Juszkiewicz ile evlenerek Łódź'a yerleşti ve orada gazetesini çıkarmayı sürdürdü. Şubat 1900'de Ruslar tarafından tutuklanarak hapsedildi. Mayıs 1901'de hapisten kaçmayı başararak Avusturya Polonyası'ndaki Kraków'a yerleşti. 1902'de Rus Polonyası'na dönerek parti çalışmalarını sürdürdü. 1904'te Rus-Japon Savaşı (1904-1905) çıkınca Tokyo'ya giderek Polonya'da bir ayaklanma başlatmak için Japonlardan yardım istediyse de bu girişiminden bir sonuç alamadı. Yine bu dönemde Polonya'daki terörcü eylemi yönetti. 1908'de Sosyalist Parti'nin Polonya'nın bağımsızlığı amacına yönelik devrimci fraksiyonunu kurdu ve Silahlı Eylem Birliği adıyla bağımsızlık yanlısı bir gönüllüler örgütü oluşturdu. 1910'da Avusturya askeri yetkililerinin de desteğiyle örgütü yasallaştırarak Polonyalı subaylar için bir eğitim merkezi durumuna getirdi.

I. Dünya Savaşı

'nda bu gönüllüler, merkezi imparatorlukların saflarında savaşan Polonya lejyonlarını meydana getirdiler. I. Dünya Savaşı Piłsudski Polonya'nın bağımsızlığının, çıkmasına kesin gözüyle baktığı savaşın sonunda Rusya'nın yenilgiye uğramasıyla elde edileceğini düşünüyordu.

I. Dünya Savaşı

Piłsudski'nin bu öngörülerini haklı çıkardı. Asker sıkıntısı çeken Avusturya-Macaristan ve Almanya, Doğu Cephesi'nden batıya kaydırılmak istenen Alman askerlerinin yerini Polonya birlikleriyle doldurma umudundaydılar. Ancak Piłsudski'nin savaşta siyasi imtiyazlar verilmeden Polonya güçlerinin kullanılmasına kararlılıkla karşı çıkışı, Almanya ve Avusturya'nın 5 Kasım 1916'da yayınladıkları bildiriyle Polonya'nın bağımsızlığını ilan etmeleriyle sonuçlandı. Bu bildiride bu iki ülkenin müstakil bir Polonya Krallığı'nın kurulmasından yana oldukları belirtilmekle beraber, kurulacak bu krallığın imparatorluklarla sıkı sıkıya bağımlı olması öngörülüyordu. Avusturyalılar ve Almanlar tarafından kurulan kukla bir yönetim olan Polonya Devlet Konseyi'nin askeri bölümünün başına getirilen Piłsudski'nin konumu Rusya'daki Sovyet Devrimi ile umulmadık biçimde güçlendi. Rusya'da Çarlık rejiminin çökmesinden sonra kurulan Geçici Hükümet'in, Polonyalıların yaşadığı bölgelerde bir Polonya devleti kurulucağını açıklaması Polonyalıların umutlarını canlı tutmasını sağladı. Piłsudski Alman hükümetinin, Polonya birliklerinin Almanya ve Avusturya ordularına bağlılık yemini etmeleri yolundaki isteğini uluslararası durumun öngörülerine uygun şekilde değiştiğini görüp reddetti. Bu kararı üzerine Temmuz 1917'de tutuklandı ve Magdeburg'daki bir hapishaneye gönderildi. Almanya'nın yenilmesinden sonra serbest bırakıldı ve 10 Kasım 1918'de ulusal kahraman olarak Varşova'ya döndü. Dört gün sonra da oybirliği ile devlet başkanlığına ve Polonya ordusu genelkurmay başkanlığına seçildi. Devlet başkanlığı Göreve başladıktan kısa bir süre sonra Almanya'ya girmek için Polonya sınırına kadar ilerleyen Kızıl Ordu'ya karşı bir saldırı başlattı. 1920'de mareşal olarak, Sovyet-Polonya Savaşı'ndaki askeri harekatı yönetti; Polonya'nın doğuda, 18. yüzyıldaki paylaşımından önce sahip olduğu toprakların büyük bölümünü ele geçirdi, ancak Kiev'i işgal harekatının başarısızlığa uğramasından sonra Sovyet birliklerinin mayıs 1920'de başlattıkları karşı saldırı Polonyalıların neredeyse Varşova'nın banliyölerine kadar çekilmelerine yol açtı. Piłsudski, general Weygand başkanlığındaki Fransız-Britanya askeri misyonunun yardımıyla kendi yönettiği bir saldırıyla Kızıl Ordu'yu Ağustos 1920'de kesin bir yenilgiye uğrattı. Piłsudski, demokratik bir anayasanın kabul edilmesi ve genel seçimlerin yapılmasından sonra, yetkilerini 14 Aralık 1922'de devlet başkanlığına seçilmiş olan dostu Gabriel Narutowicz'e bıraktı. Ama Narutowicz iki gün sonra öldürülünce seçimler yinelendi ve devlet başkanlığına gene Piłsudski'nin eski bir dostu olan Stanisław Wojciechowski seçildi. Piłsudski de genelkurmay başkanlığına getirildi. Ama, 29 Mayıs 1923'te partinin sağ kanadının oluşturduğu bir hükümet işbaşına gelince görevinden istifa etti ve ikinci karısı Aleksandra Szczerbińska ve iki kızıyla birlikte Varşova yakınlarındaki Sulejówek'e yerleşti. Darbe ve diktatörülük 1922'den sonra kurulan koalisyon hükümetlerinin ekonomik sorunların üstesinden gelmeyi başaramaması ve bunun halk arasında yarattığı huzursuzluklar üzerine Piłsudski 12 Mayıs 1926'da askeri bir darbeyle yönetimi ele geçirdi. Parlamento 31 Mayıs'ta kendisini devlet başkanı seçtiyse de, bu görevi kabul etmedi ve yerine gene eski arkadaşlarından Ignacy Mościcki seçildi. Piłsudski yeni kurulan hükümette savunma bakanlığını üstlendi ve bu görevi yaşamının sonuna değin sürdürdü. 1930 yazında eski sosyalist dostlarının kendisine karşı orta-sol bir koalisyon oluşturup “diktatörlük” yönetimini yıkmak için bir kampanya başlatmaları üzerine, partinin ileri gelenlerinden 18'ini tutuklattı. 30 Ocak 1933'te Adolf Hitler'in başa geçmesinden sonra Almanya Versailles Antlaşması'nın (1919) hükümlerini hiçe sayarak silahlanmaya başlayınca, Almanya'ya karşı bir ittifak oluşturmak için Fransa'ya elçi gönderdi. Fransa bu öneriyi kabul etmeyince Hitler'in 10 yıllık bir saldırmazlık antlaşması önerisini kabul etti (24 Ocak 1934). Bununla birlikte Polonya'nın niyetleri konusunda kuşkuya yer vermemek için şubatta Dışişleri Bakanı Józef Beck'i Moskova'ya göndererek Polonya-Sovyet Saldırmazlık Paktı'nı 31 Aralık 1945 tarihine kadar uzattı. Sonradan Hitler SSCB'ye karşı bir Almanya-Polonya ittifakı oluşturulmasını ısrarla önerdiyse de Piłsudski bu öneriyi dikkate almadı ve Hitler'le buluşmaktan kaçındı. Kısa süre sonra karaciğer kanserinden öldü. Referanslar Kaynaklar * Encyclopædia Britannica * Büyük Larousse

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.