Budala (Film, 1951)

Kısaca: ''Budala'', 1951 Japonya yapımı psikolojik dramatik filmdir. Özgün adı ''Hakuçi'' (白痴) olan film İngilizce konuşulan ülkelerde ''The Idiot'' adıyla gösterilmiştir. ...devamı ☟

Budala, 1951 Japonya yapımı psikolojik dramatik filmdir. Özgün adı Hakuçi (白痴) olan film İngilizce konuşulan ülkelerde The Idiot adıyla gösterilmiştir. Rus romancı Fyodor Dostoyevski'nin 1869'da yazdığı aynı adlı romanından Japon yönetmen Akira Kurosawa tarafından uyarlanan bu filmin senaryosunu da Eijirô Hisaita'yla birlikte yazan Kurosawa aynı zamanda filmin kurgusunu da yapmıştı. Özgün ilk hali 4,5 saat uzunlukta olan ve iki bölüm halinde gösterime verilmesi düşünülen filmi stüdyo çok uzun bulunmuş ve yönetmenin itirazlarına rağmen yeniden kurgulatmış, bu da beğenilmeyince film tekrar kısaltılmak istenmişti. Yapımcıların bu tutumuna kızan Kurosawa acı dolu bir alaycılıkla: "bari filmi uzunlamasına keselim olsun bitsin" demişti. Filmin bugün eldeki kopyaları 166 dakikadır ve 265 dakikalık orijinal versiyonu kayıptır. Akira Kurosawa'nın savaş sonrası dönemine ait bu melankolik filmin çekimleri Japonya'nın en kuzeyindeki Hokkaidō adasında yapılmıştır. Çocukluğundan beri bir Dostoyevski hayranı olduğunu belirten Kurosawa, aslında filmi Raşomon'dan çok daha önce çekmeyi düşünmüştü. 2. Dünya Savaşı'nın travmasıyla da sarsılmış olan eski asker, sara hastası genç Kameda (Masayuki Mori) tedavi gördüğü Okinawa'daki hastaneden taburcu olduktan sonra Hokkaidō'ya gelir ve aile dostlarının evine yerleşir. İlginç kişiliği ile çevresindekileri çabucak etkiler. Kendisi gibi savaşın kurbanı olmuş, ruhen yaralı bu insanlara önüne geçilemez bir merhametle yardım etmeye çalışır. Konusu 2. Dünya Savaşı henüz sona ermiştir ve genç gazi Kinji Kameda (Masayuki Mori) tedavi gördüğü Okinawa'daki Amerikan hastanesinden taburcu edilip ordudan da terhis edildikten sonra Japonya'nın en kuzeyindeki Hokkaidō adasına doğru yola çıkmıştır. Önce vapur sonra da trenle yapılan bu yolculuk sırasında sık sık kabuslar görerek uykusundan sıçrayan Kameda, trende tanıştığı Denkichi Akama (Toshirô Mifune) adlı başka bir genç adama, kendisine hastanede "epileptik bunama" veya kısaca 'delilik' teşhisi koyduklarını söyler. Bu saf ve gösterişsiz genç savaş sırasında ihanet suçuyla ölüme mahkum edilmiş, ancak tam kurşuna dizilecekken infazı ertelenince geçirdiği şokla 'delirmiş', kendini kaybetmiş sonra hastanede kendine gelmiştir. Daha sonra da hastalığı nedeniyle cezası affedilmiştir. Savaştayken önce öldü sanılmış, hatta memleketine ölüm haberi bile gönderilmiştir. Bu acımasız dünya için fazlaca kibar ve saf olan gencin, hem çevresindekilere oldukça tuhaf gelen aşırı iyiliksever davaranışları ve alçakgönüllüğü, hem de saralı oluşu, ona "budala" lakabının takılmasına neden olmuştur. Ekrana sık sık gelen ara yazılardan birinde de "İyi bir insan başkalarına aptal gibi görünebilir, saf ve gösterişsiz bir insanın çöküşü" yazar. Trendeki öteki genç Akama'nın da sorunları vardır. Akama zengin bir tacirin oğludur ve otoriter, baskıcı babasının ölümü üzerine babasının gönderdiği zorunlu sürgünden evine dönmektedir. Kameda, yıllardır yüzü gülmemiş olan kederli Akamayı güldürmeyi başarmıştır. Böylece ikisi arasında sıkıntılı ve zor bir dostluk süreci başlamıştır. Memlekete geldiklerinde trenden inerler ve bir fotoğrafçı dükkanının vitrininde çekici bir kadın olan Taeko Nasu (Setsuko Hara)'nun büyük boy fotoğrafını görürler. Akama kadının sadece güzelliğini görebilirken, Kameda kadının gözlerindeki hüznü farkeder ve ona taparcasına bir acıma duygusuyla bağlanır. Fotoğraftaki kadın Akama'nın eski sevdalısıdır. Kameda, ölmüş olan babasının bir arkadaşı olan Kayama (Minoru Chiaki)'nın evine yerleşir. Kayama güzel komşusu Ayako (Yoshiko Kuga) ile evlenmeyi istemektedir ancak savaşın getirdiği yoksulluk onu başka birinin metresi olan Taeko ile bir evlilik yapmaya zorlamaktadır. Yaşlı bir adam olan Tohata (Eijirô Yanagi), 14 yaşından beri, yani uzun yıllardır Taeko'yu evinde metresi olarak tutmaktadır. Şimdi ise Tohada, Taeko'dan kurtulup toplum içinde tekrar saygın bir mevki kazanmak istemektedir, bunun için de Taeko'yla evlenmesi karşılığında Kayama'ya çok para vermeye hazırdır. Duruma müdahele eden Kameda içtenliği ile Taeko'nun güvenini kazanır ve Taeko onun tavsiyesine uyarak evliliği iptal eder. Bu kez Akama Taeko'ya kendisiyle evlenmesini önerir. Oysa Taeko'da Akama'nın da gözü vardır, üstelik yıllar önce ona elmas bir yüzük hediye ettiği için babasının hışmına uğramış ve sürgüne gönderilmiştir. Bu durumda Taeko, ağzı bozuk ve kaba saba bir adam olan Akama ile o zamana kadar gördüğü en nazik ve anlayışlı adam olan Kameda arasında seçim yapmak durumunda kalır. Son anda yaptıklarından pişmanlık duyan bay Tohata da metresi Taeko'ya evlenme teklif eder. Şimdi bu kadersiz kadınla evlenmek isteyen dört erkek vardır. Bu sırada güzel komşu kızı Ayako da doğruluk ve dürüstlüğünden etkilendiği Kameda'ya ilgi duymaya başlar. Ayako'nun babası Ono (Takashi Shimura), uzaktan akrabaları olan Kameda'nın babasından miras kalan ve Kameda öldü sanıldığı için kendisinin el koyduğu büyük araziyi ve üzerindeki büyük çiftliği, otoriter karısı (Chieko Higashiyama)'nın baskısıyla Kameda'ya geri verir. Artık 'zengin bir budala' olan Kameda, içinde en ufak bir nefret tohumu bile barındırmaksızın çevresindeki herkese sevgi dağıtmaya devam eder ve onların içindeki iyilikleri açığa çıkarmayı sürdürür. Her şeye yüce bir gönülle bakan Kameda çevresindeki insanlarla derin bir empati kurar, onların dertlerini içselleştirir. Çevresinde ondan etkilenen insanlar da onun bir bilge olduğuna inanırlar ve bu gizemli adamı bir anlamda kutsallık mertebesine çıkartırlar. Akama, Taeko'ya sevdalıdır, Kayama Ayako'ya aşıktır. Ama hem Taeko hem de Ayako Kameda'dan etkilendikleri için kararsız kalmışlardır ve arada Kameda olduğu için kendilerini seven erkeklere kesin bir cevap verememektedirler. Oysa Kameda bu kadınları onların düşündüğü anlamda değil başka bir boyutta sevmektedir. Arada mektupların gidip geldiği melodramatik sahnelerin sonunda, kar fırtınasının hakim olduğu bir gecede, Kameda, Taeko ve Ayako Akama'nın yalnız başına yaşadığı, babasından kalma kasvetli ve bakımsız evde (şatosunda) bir araya gelirler. Kameda evlenmek üzere Taeko ve Ayako arasında seçim yapmaya zorlanır. Ortaya çıkan gerginlik sonucu grup dağılır. Taeko'ya kara sevdayla bağlanmış olan Akama, geçirdiği bir kıskançlık nöbeti sırasında evden ayrılmamış olan Taeko'yu bıçaklayarak öldürür. Daha sonra eve geri gelen Kameda'ya cinayeti anlatır ve akabinde Akama ve Kameda birlikte ölümü seçerler. Bunun nasıl olduğu filmde açık bir şekilde gösterilmez (zehir veya bıçakla intihar olabilir) Oyuncular Müzik Filmin müziğini Fumio Hayasaka yapmıştır. Filmde iştilen bazı müzik parçaları şunlardır: # "In the Hall of the Mountain King" - "Op. 46 1 No'lu Peer Gynt Süiti'nden". Beste: Edvard Grieg # "Çıplak Dağda Bir Gece" - Beste: Modest Mussorgsky. Filmde "buz karnavalı" sırasında işitilir. # "Lady of Spain" - Beste: Tolchard Evans. Filmde Kameda'nın karda dolaştığı gün girdiği kafede işitilir. # "Oh How We Danced" (veya "Yıldönümü Şarkısı") - Beste: Al Jolson ve Saul Chaplin. Filmde Ayako ile Kamada'nın, Taeko ve Akama'yı ziyaretleri sırasında müzik kutusundan işitilir. Dış bağlantılar * * allmovie.com'da "The Idiot" * Filmin çeşitli afişleri

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.