Bayramilik

Kısaca: Hacı Bayram Veli tarafından 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında kurulan ve önemli bir yere sahip tarikatlardan biri. Adını Hacı Bayram Velî ([1429)'den almıştır. Hacı Bayram, 1352 yılında Ankara Çubuksuyu civarında bugünkü söyleyişiyle Solfasol (Zü't-Fadl) köyünde doğmuştur. Asıl adı Numan'dır. Şeyhi ile Kurban Bayramı'nda tanıştığı ve çok mütevazi olduğundan Bayram adını almış ve bu adla ün yapmıştır. ...devamı ☟

Bayramilik
Bayramilik

Hacı Bayram Veli tarafından 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında kurulan ve önemli bir yere sahip tarikatlardan biri. Adını Hacı Bayram Veli ([1429)'den almıştır. Hacı Bayram, 1352 yılında Ankara Çubuksuyu civarında bugünkü söyleyişiyle Solfasol (Zü't-Fadl) köyünde doğmuştur. Asıl adı Numan'dır. Şeyhi ile Kurban Bayramı'nda tanıştığı ve çok mütevazi olduğundan Bayram adını almış ve bu adla ün yapmıştır. Babası, Koyunluca Ahmed adında bir köylüdür, Safiyüddin ve Abdal Murat isminde iki küçük kardeşi vardır. (M. Ali Ayni, Hacı Bayram Veli, İstanbul 1343, s. 50).

Çocukluk hayatı hakkında fazla malumat sahibi değiliz. Onun meşhur olması o zamanlarda çok büyük bir kıymet taşıyan müderrisliğiyle başladı. Görev yeri Melike Hatun'un yaptırdığı Kara Medrese'dir.

Hacı Bayram, Kayserili Şeyh Hamideddin b. Musa (Somuncu Baba)'ya (815/1412) intisab ederek ondan feyz aldı. Şeyhinin neş'e ve kemaline olan aşkının sonucu hep onunla birlikte oldu, onunla birlikte Şam ve Mekke'ye gitti. Hac görevini yerine getirerek Aksaray'a geri geldiler. Hacı Bayram şeyhinin irtihalinden sonra Ankara'ya döndü. Gazali'nin (ö. 505/1111), Bağdat Nizamiye Külliyesi'nden ve Molla Cami'nin (898/1492) görev yaptığı medreseden ayrıldıkları gibi Hacı Bayram Veli de Kara Medrese Müderrisliği'nden çok geçmeden ayrıldı.

Bu sıralar Anadolu halkı üzerinde Muhyiddin İbnü'l-Arabi (638/1240) Celaleddin-i Rumi (672/1273), Sadreddin Konavi (673/1274) ve şeyhi Hamideddin'in nüfuzları hissediliyordu. Hacı Bayram'ın tasavvuf terbiyesinin yanına müderrisliği de eklenince, fikirlerini yayması çok kolay oldu. İrtihalinden sonra da Bayramilik adıyla ün salan bu tasavvuf ekolü (tarikatı)'nü, yetiştirdiği müridleri idame ettirdiler. (Abdülbaki Gölpınarlı, Melamilik ve Melamiler, İstanbul 1931, s. 34).

Bayramilik, tasavvuf tarihinde gözle görülür bir yer tutmuştur. Tarikat denilen olgu bir görünümdür. Bunun hayat sahnesine çıkışı ve devamlılığı, ondaki öz'e bağlıdır. Bunun yanında, başta bulunan şeyhin şahsiyeti, teslimiyeti, fedakarlığı ve kendisine intisab edenlerin kemmiyet ve keyfiyet açısından durumları da göz ardı edilemez. Tabii bir diğer önemli faktör de, o sıralarda mevcud olan ortam ve şartlardır. Bunlar bir arada bulunduğunda bir tasavvuf ekolü oluşur ve sahnede görevine başlar. Tasavvuf alanında bütün tarikatlarda görülen öz, münteha nokta olan melamettir. Melamet ise, bir cümleyle ifade edecek olursak nefsi kınamak ve Hakk'ı yüceltmektir. Yani, Tevhid-i Zat'a varmaktır. Bunun tahakkuku, meşruiyyet dairesinde olur. Hacı Bayram Veli'de bunları rahatlıkla görürüz.

Silsilesi: Bayramilik, bir koldan Bayezid Bestami'ye (261/874) çıkar. Diğeri, bilhassa Halvetiler ve Melamiler tarafından kabul edilen silsile olup Hasan Basri'ye uzanır. Birinci silsile, Ebu'l-Hasan Zarafani'den Nakşıbendiyye silsilesine ulaşır. Bayramilik'te Aleviyye ve Sıddıkiyye nisbeti vardır.

Bayramilik, kendisinde sesli ve sessiz hati ve cehri zikri toplamıştır. Sesli zikri Halvetilikten, sessiz zikri de Nakşilikten aldığı kabul edilir.

İhtiyari ve ıztırari ölümle zevk edilen vahdet-i vücud olgusuna inanmak, bu tarikatın fikri alandaki önemli özelliğidir. Vahdete inanmak diğer tarikatlarda; sonunda varılan bir netice iken; Bayramiler'de, henüz işin başında iken bulunması gereken bir husustur. Bu inanç, zamanla oluş haline gelmelidir. Fenafillah mertebeleri diye de adlandırılan ve Tevhid-i Ef'al (Fiillerin birlenmesi), Tevhid-i Sıfat (Sıfatların birlenmesi) ve Tevhidi Zat (Zatın birlenmesi), yani sırayla; her fiilin failinin, her sıfatın mevsufunun Allah olduğu ve Allah'tan başka gerçek varlık bulunmadığı şeklinde özetlenen Tevhid anlayışına çok önem verilir. Hacı Bayram bu Tevhid mertebelerini "bilmek", "bulmak" ve "olmak" diye ifade eder (Mehmet Demirci, Mezhepler ve Tarikatlar Ansiklopedisi, İstanbul 1987, s. 39).

Bayramilik, dünya hayatında kimseye yük olmamayı, alınteriyle kazancı esas alır. Bizzat Hacı Bayram, Ankara'da geçimini ziraatle sağlamıştır. Bayramilik'te aynı zamanda, başkasının da geçim zorlukları karşısında yardımına koşmak prensibi vardır. Bu husus ile ilgili olarak Hacı Bayram'ın üç aylarda halktan zekat toplayıp fukarasına dağıttığı bilinmektedir. Bu davranış aynı zamanda nefsi kınamaya da işaret sayılabilir.

Bu tarihi gerçeklerin ışığı altında tasavvufi düşünce ve pratik hayat anlayışında görüldüğü üzere, gerek özel hayatında, gerekse devlet büyükleriyle olan ilişkilerinde Hacı Bayram Veli' yi maneviyata aşırı düşkün mistik bir mutasavvıf olmaktan çok, hayatın pratik ve yaşanılır gerçeğine kolayca uyum sağlayabilen, dünyayı ihmal etmeyen, müridlerini son derece disiplinli yetiştiren, çalışma ve hayat mücadelesini teşvik eden, günün büyük kısmını tarlada, bağda çalışarak geçirip zamanında muntazam ibadetini ve zamanında da işini gücünü yerine getiren planlı bir hayat adamı olarak görüyoruz.

Bayramilik geleneklerine gelince onları şöylece özetleyebiliriz: Tekke veya bir mecliste toplanmak, oniki rekatlık bir teheccüd namazı kılmak, sonra zikir halkası oluşturmak, kudum çalarak çarşıyı dolaşmak. Zikirlerinde "La ilahe illallah" derlerdi.

"Gönüle varmak" diye adlandırılan zikirde, gözler kapanır, nefes tutulur ve başlar sağa sola sallanırdı. (Mehmet Demirci, a.g.e, s. 39).

Tarikatın esasları; cezbe, muhabbet ve sırr-ı ilahi olarak ifade olunabilir. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, İstanbul 1983, s. 181).

Bayramiliğin Hacı Bayram'ın ölümü üzerine iki kola ayrıldığı kabul edilir. Bir kısım, zikr-i cehriyi kabul ederek Hacı Bayram'ın halifesi Ak Şemseddin'e (864/1459) bağlanmış; bir kısmı da diğer halifesi Bursalı Ömer Dede'ye (880/1475) uyup, zikir ve vird gibi şeylerden, özel giyimden, hatta tekkelerden bile feragat ederek Melami adını almıştır.

Bayramilik adıyla ün salan tarikat, Ak Şemseddin koluyla yayılmıştır. Bilhassa Anadolu'da Ankara, İstanbul, Bolu, Bursa, İzmir ve Kastamonu'da yayılmış ve özellikle Türk tasavvuf çevrelerinde etkili olmuştur. Bayramiliğin yukarıda zikrettiğimiz iki şubesinin yanında, ayrıca Tennuriyye, Himmetiyye, İseviyye ve Hamzaviyye kolları vardır. Aziz Mahmud Hüdai'nin kurduğu Celvetilik de Bayramilik'den doğmuş ve onun devamı sayılmıştır.

Bayramilik, kurucusunun şahsiyeti dolayısıyle büyük etki bırakmıştır. Onun yetiştirdiği ünlü kişilerden Ak Şemseddin, Mehmed ve Ahmed Bican, Melamiyye-i Bayramiyye müessisi Ömer Dede ve diğerleri, Anadolu'da İslami varlığın korunmasında da büyük tesirler icra etmişlerdir. Hacı Bayram Veli, Yunus Emre tarzında ilahiler yazmıştır. Hacı Bayram Veli' nin (k.s) kabri, önemini ve değerini yükselttiği Ankara'da kendi adıyla anılan camün avlusundadır. Onun meşhur ilahilerinden biri şöyledir:

"Çalab'ım bir şar yaratmış iki cihan aresinde, Bakıcak didar görünür ol şarın kenaresinde Nağihan ol şara vardım, ol şarı yapılır gördüm Ben dahi bile yapıldım taş u toprak aresinde Ol şardan oklar atılır, gelir ciğere batılır Arifler sözü satılır ol şarın pazaresinde Şakirdleri taş yonarlar, yonup üstada sunarlar Çalab'ın ismin anarlar o taşın her paresinde Bu sözü arifler anlar, cahiller bilmeyip tanlar Hacı Bayram, kendi banlar ol şarın minaresinde. "

Bayramilik

1 . Bayrami tarikatı.
2 . Bayrami tarikatından olma durumu.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.