Arkeoloji Bölümü

Kısaca: Arkeoloji bir bilim dalı olarak, XIX. yüzyıldan beri kendi içinde tarihsel gelişim ve değişim geçirerek, diğer bilim dalları arasında yerini almıştır. Eski toplumların bütün yapıp etmeleri (beslenme tarzları, ürettikleri ürünler, savaşları...) maddi kalıntıları, maddi kalıntılara bağlı olarak ilişkileri ...devamı ☟

Arkeoloji bir bilim dalı olarak, XIX. yüzyıldan beri kendi içinde tarihsel gelişim ve değişim geçirerek, diğer bilim dalları arasında yerini almıştır. Eski toplumların bütün yapıp etmeleri (beslenme tarzları, ürettikleri ürünler, savaşları...) maddi kalıntıları, maddi kalıntılara bağlı olarak ilişkileri. arkeolojinin konusunu oluşturur. Bu yüzden arkeolojinin uğraştığı, ele aldığı bütün sorular ve sorunlara "arkeolojik metin" diyebiliriz. Eski Yunanca’nın "Arkhaios" ( eski ) ve "Logos" ( bilim ) kelimelerinden türetilmiş olan arkeoloji kelime olarak (Osmanlıca "Atikiyat") "Eskinin Bilimi" anlamına gelirse de diğer bütün bilim dallarının kaynağı durumundadır.

O halde öncelikle arkeolojik bir metnin yorumlanmasının ne olup olmadığı ve arkeolojik yorumlamanın niteliğini incelememiz gerekmektedir. Arkeologun arkeolojik metinle arasındaki tarihsel uçurumun varlığı, yorumu kaçınılmaz bir hale getirir. Ama hemen belirtmemiz gerekir ki; yorum sadece tamamlanmamış parçaları tamamlamak için yapılan bir uygulama değildir. Yorum; arkeolojik metni anlamlandıran, metnin konuşmasına kulak veren ve ona katılan bir uygulamadır. Öte yandan en betimleyici, işlevsel açıklamalar bile belirli bir zihinsel işlemden (çeviri, analoji, düzenleme, sınıflama...) geçtiğinden dolayı yorumlamanın kaçınılmaz olduğu söylenebilir. Yorumlamada bizim "görme ve algılama" biçimimiz, yargılarımız önemli rol oynar. Böylelikle yorumlamanın epistemolojik yönüne değinmiş oluruz. Yorumun kendine ait işleyişi ve yasası vardır. Bir arkeolojik metne uygulanırken de bunlar işlemeye devam eder. Örneğin; bir çanak-çömlek parçası bulduğumuzda bunun öküzlere takılıp toprağı eşmekte kullanıldığını söyleyemeyiz.

Arkeolojik yorumlamayı eşsüremli ve artsüremli yorumlama olarak inceleyebiliriz. Eşsüremli yorumlama; içine betimlemeyi-açıklamayı da alarak arkeolojik buluntu öğelerin kendi içinde gelişimsel, değişimsel ve ilişkisel düzeylerini yorumlama uygulamasıdır. Artsüremli yorumlama ise; arkeolojik bir metnin yöntembilimsel-kuramsal olarak diğer bilim dallarının yardımıyla yorumlamaya girişme çabasıdır. Bugün jeomorfolojiden antropolojiye kadar birçok bilim dalları arkeolojiye yardım etmekte. Tüm bu bilim dallarının yardımından elde edilmeye çalışılan amaçsa, arkeologun arkeolojik bir metni daha sağlam verilerle yorumlamaya girişmesi olabilir.

Yoruma bir katkı sağlayabileceğini düşündüğümüz dilin tanıklığına değinelim: Ferdinand de Saussure, dilin, insanbilime, tarihöncesi bilimine pek de aydınlatıcı bilgiler sağladığına inanmaz: "...Dil ortaklığına bakarak kan birliği bulunduğu sonucuna varılabileceği, bir dil ailesinin insanbilimsel bir aileye denk düştüğünü sanmak yanılgı olur..."

Farklı toplumların aynı dili konuştukları, farklı dillerin aynı toplum içinde konuşulduğu tarihsel bir olgu olarak gözlemlenebilir. Ayrıca dilin türsel özelliği olan morfo-sentaksına bakarak, toplumun nesneleri düzenleyiş biçimini ve sıralayışını öğrenemeyiz. Latince, Grekçe gibi belirli bir söz dizim kuralı olmayan dilleri konuşan toplumların, nesneleri gelişigüzel düzenlediğini, nesnelerin gelişimsel ve değişimsel durumlarının bu yönde ilerlediğini söyleyemeyiz. Dil söz konusu olduğunda paradoks gibi görünen durumlar ortaya çıkar. Mircea Eliede eski toplumlarda Üretim araç ve gereçlerinin kullanımını kısaca nesnelere ilişkin tutumun "mitler" aracılığıyla yani dil sayesinde aktarıldığını söyler. aynı biçimde Vladimir Propp folklorun gerçeklikten kaynaklandığını ve bir "gerçek" olduğunu belirtir. Dil belirli bir yoruma ulaştığında nesnelere ilişkin tutum ve davranışın aktarıcısı olur. Gerçekten de bugünkü tüketim mantığımızın, nesnelere bakış açımızı değiştirmediğini söylemek saçma olurdu. Tüm bunlardan çıkan sonuç; arkeolojik bir metnin çok bilinmeyenli denklem gibi olduğu, konuya nasıl bakarsak bakalım bazı öğelerin karanlıkta kaldığını söyleyebiliriz.

Hans George Gadamer'in hayatı boyunca cevap aradığı "Bir metni anlamak ne demektir?" sorusunu, biz "Bir arkeolojik metni anlamak ne demektir?" şeklinde tekrar sorabiliriz. Soruya başladığımız yer, arkeolojinin toprağa ilk çapa vurduğu yerle aynı.

Arkeolog kimdir?

İnsanın dünya üzerinde görülmesinden Ortaçağa kadar geçen süreç içinde insana ilişkin her türlü kalıntı ve buluntuyu, doğal çevre ile insan arasındaki ilişkileri, yüzey, sualtı araştırmaları ve kazılarla ortaya çıkaran, inceleyen, değerlendiren ve koruyan kişidir.

Arkeologların görevleri

  • - Eski çağlardan günümüze kalmış toprak veya su altındaki eserleri gün ışığına çıkarmak için kazılar yapar,
  • - Kazılardan elde edilen eserleri temizler,
  • - Parça eserlerin yapıştırılmasını (konservasyon), bakım-onarım ve restorasyonunu yapar, eserlerin kaydını tutar, korunmasını sağlar ve halkın bilgisine sunar,
  • - Kültür Bakanlığında çalışması durumunda; kazılarda gözlemci olarak görevlendirilebilir,
  • - Korunması gereken kültür ve tabiat varlıklarını saptar ve kaydını tutar, bunlara yönelik koruma ve restorasyonlar konusunda kararlar çıkarılmasını sağlar,
  • - Çevresindeki antik kentlerin (ören yerlerinin) belirli aralıklarla denetimini yapar. Ayrıca müzelerde çalışanlar kolleksiyoncuların denetiminide yapar.


Arkeologların kullandıkları cihazlar

  • - Spatula (ucu sivri küçük mala), kazma, kürek, el arabası, keski, su terazisi, fırça, süpürge, fotoğraf makinesi, metre, ölçüm, çizim araç-gereçleri, kimyasal maddeler, sondaj aletleri.


Arkeolog olmanın gerektirdiği özellikler

  • - Tarih ve kültür konularına meraklı ve bu alanlarda başarılı,
  • - Açık havada çalışma yapmaktan hoşlanan,
  • - İyi bir gözlemci ve araştırıcı,
  • - Bedence sağlam,
  • - Normalin üstünde genel yeteneğe ve özellikle sözel düşünme ve neden-sonuç ilişkisini ortaya çıkarabilme gücüne sahip,kimseler olmaları gerekir.


Arkeologların çalışma ortamı ve çalışma koşulları

Arkeologlar görevlerine göre değişik ortamlarda çalışırlar. Araştırma yapan arkeologlar, çoğunlukla okuyarak, yazarak görev yaparlar, yaz aylarında kazı çalışmalarını açık havada yürütürler. Müzelerde çalışanlar için çalışma ortamı temiz ve sessizdir. Bir kazıda ilginç bir parçanın bulunması ve ait olduğu dönemin belirlenmesi uzun ve zahmetli bir çaba sonucunda gerçekleşir ve bu durum kişiye büyük bir mutluluk verir. Arkeologlar, eski çağ tarihçisi, heykeltıraş, mimar, topoğraf, teknik ressam, fotoğrafçı, epigraf (yazıt okuyan kişi) gibi meslek elemanlarıyla sürekli iletişim halinde çalışırlar.

Arkeologların çalışma alanlar ve iş imkanları

Arkeologların çalıştıkları kuruluşlar; üniversiteler (öğretim görevlisi veya araştırmacı olarak), Müzeler ve Anıtlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı çeşitli müzeler, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulları, özel müzeler, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Maden Tetkik Arama Enstitüsüdür.

Türkiye'de Arkeoloji eğitimi veren üniversiteler

Ülkemizde halen Akdeniz, Anadolu, Atatürk, Dicle, Mersin, Çanakkale Onsekiz Mart, Selçuk ve Trakya Üniversitelerinde sadece Klasik Arkeoloji Anabilim dalında; Hacettepe Üniversitesinde Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim dalında; Ege Üniversitesinde Klasik Arkeoloji, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim dallarında; Ankara ve İstanbul Üniversitesinde de her üç anabilim dalında (Klasik Arkeoloji, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi) eğitim verilmektedir. Bilkent Üniversitesinde ise Arkeoloji ve Sanat Tarihi olarak iki bölüm birleştirilmiştir. İlgili bölümlere liseden sonra Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) ve "Türkçe-Sosyal (TS)" puanı ile girilebilir.

Eğitim süresi ve içeriği

Mesleğin eğitim süresi 4 yıldır.Arkeoloji alanında eğitim veren anabilim dallarının birinci sınıfında, temel kavramlar ve terimler öğretilmektedir. Arkeoloji alanında eğitim veren bu anabilim dallarının birinci sınıfında temel kavramlar ve terimler öğretildikten sonra diğer sınıflarda her anabilim dalı kendi konusu çerçevesinde insanlığın sosyo-kültürel yapısını ve kültür ortam ilişkilerini işler. Klasik arkeolojide Yunanca ve Latince öğretilmektedir. Dönem özelliklerinin incelendiği heykel, seramik, mimari, tarihi coğrafya vb. dersler verilmektedir.

Meslekte İlerleme

  • - Lisans eğitimini tamamlayan kişiler üniversitelerde görev almak isterlerse araştırma görevlisi sınavında başarılı olmaları gerekir. Bu şekilde göreve başlayan kişiler doktora derecesi aldıktan ve gerekli çalışmaları tamamladıktan sonra yardımcı doçent, doçent ve profesör olarak meslekte ilerleyebilirler.
  • - Meslek elemanları belli bir alanda uzmanlaşabilirler. Bunlar; eski tunç çağı eserleri, konservatör (yarım eserlerin yapıştırılması), sikke (numismat), arkaik dönem heykeltıraşlığı, helenistik çağ mimarisi, seramik, vb. alanlardır.Benzer Meslekler: Sanat tarihçisi, tarihçi.


Burs, Kredi ve Ücret

  • - Öğrenciler üniversitelerin veya müzelerin yaz aylarında yapmış olduğu kazılara katılırlarsa asgari ücret seviyesinde ücret alabilirler.
  • - Şartları uyan öğrenciler Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun sağlamış olduğu kredi ve yurt hizmetlerinden yararlanabilmektedirler. Çeşitli kurum ve kuruluşlarca başarılı öğrencilere karşılıksız veya mecburi hizmet karşılığı verilen burs olanağı da vardır.
  • - Eğitim sonrası teknik hizmetler sınıfında göreve başlarlarsa asgari ücretin 3-3,5 katı dolayında maaş almaktadırlar.www.arkeolog.org.tr ( internet sayfasından yararlanılarak hazırlanmıştır)


Yüzey araştırması

Arama bir arkeologun ilk işidir.Yeraltında bulunan eski kültür kalıntılarını çıkarmada titiz bir çalışma yapmak gerekir. Arkeolojik yerleşmelerin bulunması, belgelenmesi ve bunların herhangi bir kazı işlemine başvurulmadan bilimsel yöntemlerle incelenmesi, toprak üstündeki kalıntılarının elde edilip yorumlanmasına "yüzey araştırması" denir. Henüz bilinmeyen arkeolojik yerler, açık arazide yürüyerek yada araba ile dolaşılarak bulunur. Amaçlı olarak yapılan bu araştırma, arkeolojik yüzey araştırmasının gerekli bir bölümüdür ve çalışmanın ilk basamağını oluşturur.

Esi kayıtların ve yer adlarının incelenmesi, çoktandır unutulmuş yerlerin yeniden bulunmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle eski ve yeni yerlerin bir haritaya işlenmesi de arkeolojik araştırmanın gerekli bir parçasıdır. Buda gerek arkeolojik merkezlerin normal topografik haritalara işlenmesinde, gerekse belirli dönemlere özgü haritaların hazırlanmasında çok yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Özellikle insan elinden çıkan nesnelerin dağılımını gösteren haritalar arkeolojik araştırmalarda birer anahtar niteliğindedir.

Hava fotoğrafçılığının gelişmesi de yüzey araştırmasında önceleri yalnızca araziye bağımlı olan arkeologa büyük bir kolaylık sağlamıştır. Hava fotoğrafçılığının arkeolojik araştırmalarda kullanılması, I. Dünya Savaşı sırasında askeri keşiflerin bir yan ürünü olarak başlamıştır. II. Dünya Savaşında savaşan ülkelerin fotoğrafla haber alma bölümlerinde daha çok arkeologların görev yaptığı izlenir.

Bugün havadan çekilen fotoğraflarla her yıl yeni yeni arkeolojik yerleşme yerleri saptanmaktadır. Bunların bir bölümü, sabahın erken saatlerinde yada akşam üstü, yani özel ışık koşullarında daha iyi seçilebilen yıkıntıların toprak üstünde daha iyi yer aldığı yerleşmelerdir. Ancak büyük bir bölümü, yürüyerek yada araçla giderken gözle asla seçilemeyecek yerler olup; sadece fotoğrafta toprak renginin yada bitki yoğunluğunun değişmesi ile kendilerini belli eder.

Arkeolojik merkezleri saptama çalışması saptama çalışması olağan yüzey araştırmaları ve havadan yapılan tarama ve fotoğraflama yöntemlerinden başka yollarla da yürütülür. Çok basit bir yöntem toprağın dövülmesidir. Böylelikle alttaki yapılar ve dip topraktaki eşitsizlikler sese dayanarak bulunur. Dip sondalarıyla duvar ve hendeklerin izini yakalama olanağı da vardır. Örneğin 1957’de Monte Abbatone (İtalya) mezarlığındaki bir Etrüsk Mezarında denenen "Nistri Periskobu" zamanla büyük gelişme göstermiştir. Bu periskop bir mezar odasına sokulmakta odanın duvarlarının ve oda içindeki eşyaların fotoğrafları çekilebilmektedir.

Arkeolojik yüzey araştırmasında uygulanan bir diğer çağdaş yöntem ise, arazinin elektrik iletkenliğinin ölçülmesine dayanır. Özellikle geniş ölçekli petrol aramaları için geliştirilen bu yöntem, 1940’ların sonlarında arkeologlarca kullanılmaya başlamış ve oldukça yararlı sonuçlar alınmıştır.

Bir başka teknik, magnetik arama yada jeofiziksel arama yöntemidir. Bu yöntemle toprağın altındaki nesneler, yarattıkları magnetik sapmalara göre bulunur. Proton magnetometresi gibi aygıtların kullanıldığı bu yöntem ilk kez 1957-1958’lerde denenmiştir.Bir Amerikan araştırma ekibi Sicilya’daki Sybaris’i bu yöntemle keşfetmiştir. Jeofiziksel araştırma yöntemi Türkiye’dede arkeolojik amaçlarla ilk kez 1968’de, Keban kazıları sırasında kullanılmıştır.

Toprak üstü arama-yüzey araştırması- çeşitli merkezler üzerinde uygulanabilen bir yöntemdir. Uygulandığı yerlerden önde gelen yerlerde; höyük, akropol, düz arazi yerleşimi, kurumuş nehir yatağı, tümülüs ve nekropol’dür.

Ergin izcilerin arkeolojik çalışma alanları

Kazılar

Ergin izcilerin kazı ekibi içerisinde yer alabilmesi için öncelikle hangi kazıda çalışacağının belirlenmesi ve ilgili kazı başkanı ile gerekli görüşmelerin tamamlanmış olması gerekir. Bu görüşmeler tamamlandıktan sonra Ergin İzciler kazı ekibine dahil olabilir. Kazı yerinin kültür özelliklerine göre arkeologların çoğunlukta olduğu bir kazı ekibi kurulur. Kazı başkanı tarafından oluşturulacak ideal bir kazı ekibinde bulunması gerekli teknik elemanlar şunlardır:

  • - Arkeologlar
  • - Mimar
  • - Epigraf
  • - Sanat Tarihçi
  • - Jeomorfolog
  • - Bizantolog
  • - Bakanlık görevlisi


Bu bilimsel ekipten başka teknik hizmetlerle ilgili yardımcılar, mutfak sorumlusu, şoför,kazı evi bekçisi ve mutemet de kazıda görev alır. Ergin İzciler ilgi alanları doğrultusunda kazı başkanınca kendilerine verilecek her türlü görevi yapabilirler.

Yüzey Araştırmaları

Ergin İzcilerin ülkemizdeki kültür envanterinin sağlıklı oluşturulabilmesi adına yapabilecekleri en güzel hizmet alanlarından biriside budur. Yapılan çevre gezileri esnasında İzciler örnek olarak verilen formları yanlarında bulundurmalı, kültürel dokuya duyarlı olabilmeleri için önceden eğitim almalı, ve bu doğrultuda hazırlanacak formları köyde ise, köy tüzel kişiliklerine, ilçede ise, kaymakamlıklara, ilde ise, valiliklere bildirmek sureti ile bu alanda en güzel hizmeti vermiş olacaklardır.

  • Ergin izcilerin yüzey araştırması esnasında doldurması örnek gereken belge:
  • Eski Eserin Bulunduğu Yer : Muğla
  • Adı : Stratonieka Antik Kenti
  • Adresi : Yatağan İlçesi, Eskihisar Köyü
  • Harita Üzerindeki Yeri :
  • Krokisi :
  • Tanımı : Ekibimiz tarafından gerçekleştirdiğimiz hafta sonu gezisi esnasında Stratonieka Antik Kenti’nin güneydoğusundaki dağ silsilesinin hemen altında duvar kalıntılarına rastlanmıştır. Duvarlar yaklaşık 2 km. boyunca devam etmektedir. Yer yer yuvarlak ve çokgen çıkıntılar olduğundan bu duvarların şehrin sur duvarları olduğu görüşündeyiz. Sözkonusu alanda define kazılarının gerçekleştirildiğine işaret eden çukurlar görülmüştür. Duvarlarda oldukça fazla tahrip olmuş durumdadır.


misafir - 8 yıl önce
ben bu bölümde hiç yorum göremiyorum çünkü kimse bu bölümü yönelmiyo ben arkeolog olmayı çok isterdim fakat iş bulamama korkusu çok fazla buna lütfe n çare bulsunlar.......

misafir - 8 yıl önce
bence çok güzel bir meslek ben 14 yaşındayım ve bu alana çok fazla merak sardım,arkeolog için elimden gelen herşeyi yapacağım...maaşı az veya çok iş imkanı var ya da yok hiç fark etmez insanın sevdiği meslek olduktan sonra bir kere bile o işi yapsa mutlu olur.süper bir meslek :)

misafir - 8 yıl önce
arkelog olmayı cok ıstemıstım ama olmadı tarıhı sevıyorumtum arkelog arkadaslara basarılar dılerım

misafir - 8 yıl önce
bana göre süper bir meslek ben 14 yaşındayım ve en büyük hayalimde arkeolog olmak belki fazla ilgi görmüyo yinede ilerde iyi bir arkeolog olmak istiyorum

misafir - 8 yıl önce
bence çok güsel bir meslek bn 16 yaşındayım sosyal okuyorum ileride arkiolog olmak istiyorum ama iş imkanı kısıtlı olduğundan tereddütlrim oluyor ilgililere sesleniyorum lütfen bi çare bulun

misafir - 8 yıl önce
hangi meslekte iş bulma sorunu yok ki.maalesef bu ülkede arz talebi karşılamıyor ve istihdam sorunu olduğundan iş bulma şansı bütün mesleklerde çok düşük.çünkü sistem bozuk.

misafir - 8 yıl önce
Zevkli Bir Bölüm Gibi Görünüyor Ama Dediğiniz Gibi İş İmkanı Çok Düşük. Zaten Üniversite Mezunlarının Önünde Kpps Die Bir Engel War Onun İçin Fazla Takmamak Gerek Önemli Olan Bir Lisans Diploması..

misafir - 8 yıl önce
ben 21 yasında bir ögrenciyim ve arkeolog olmak istiyorum. bende tıpkı sizler gibi tereddütteyim bu bölümün ileride ne gibi faydalar getirecegi tamamıyla belli deil. is imkanı cok düşük diyolar ama eger zekiysen ve atiksen bence her işte bir yere varırsın. sonucta bu bölümde ekmek olmasa ne diye koymuşlarki bu bölümü. tabi kendi adıma konusmiyim genel olarak konusursam evet is imkanı az ama cok keyif verici bir bölümdür. umarım devlet arkeologlara ugraşabilecekleri ekstra bir iş imkanı cıkartrda bu bölümden mezun olanlar istedigi kazancı elde eder. ben önümüzdeki yıl büyük ihtimalle arkeolojiye gidicem simdiden hayırlısı. bence istediyseniz gidin bu sonucta yüksek lisanslı bir bölümdür ve ilerde mutlaka cok işinize yaricaktır

misafir - 8 yıl önce
ben bu yıl arkeoloji kazandım. çevremdeki insanların '' meslek bulma'' konusundaki tereddüt (!) adı altında yaptıkları yorumlardan oldukça sıkıldım. evet belki de türkiye, hayallere engel koyuyor ama şuan da hangi meslek için ''ben mezun oldum ve işim hazır'' yorumunu yapabilir biri? arkeoloji çoğu insanın hayali,tarih seven her insanın yapmak istediği şeyleri barıdırıyor. insan hayallerinden vazgeçmemeli ne olursa olsun,kim ne derse desin insan istediği meslekte olmalı. istedikten sonra yapılamayacak bir şey yok. imkansız denilen şey sadece zaman alır. türkiyede sanata değer yoksa başka bir ülkede tutunabilirsiniz. üniversitenizin burs imkanlarını bu bölümde göz önünde bulundurmalısınız.

misafir - 8 yıl önce
meslekten biri olarak tercih etmek isteyen gençlere önerim şu; gerçekten istiyorsanız seçin ve okuyun... İş imkanı az da olsa her sektörde aynı sıkıntı mevcut. Ne yazık ki ülkemizin en temel sorunu işsizlik...Okuyan arkadaşlara da başarılar ve kendilerini çok geliştirsinler arkeoloji her yönden bilgi sahibi olmayı gerektiren bir bilim dalıdır...

misafir - 8 yıl önce
bende bu sene arkeoloji yi tercih edicem çünkü ondan başka bir işle uğraşamam arkeoloji ye aşığım her ne kadar işsizlik çok deseler de bu bölümde ne fark eder ki insan sevdiği işi yapmadıktan sonra inşallah devlet daha çok ilgi gösterir çünkü gereken önemi vermiyoruz ülkemize

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Gaziantep Arkeoloji Müzesi
2 yıl önce

bağlantı] Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde 360 derece sanal tur Gaziantep Arkeoloji Müzesi Fotoğrafları ^ a b "Gaziantep Arkeoloji Müzesi - Gaziantep"....

Gaziantep Arkeoloji Müzesi, 1944, 1969, 2005, Gaziantep, Zeugma, Hasan Süzer Etnografya Müzesi, Sabahat Göğüş
Eskişehir Arkeoloji Müzesi
2 yıl önce

Eskişehir Arkeoloji Müzesi, Eskişehir'de eski adı ile Hasan Polatkan Bulvarı, yeni adı ile Atatürk Bulvarı'nda bulunan müze. Müzenin temeli 1945 yılında...

Konya Arkeoloji Müzesi
2 yıl önce

Konya Arkeoloji Müzesi, 1901'de Konya'da kurulmuş arkeoloji müzesi. İstanbul Arkeoloji Müzesi (1899)’nden sonra Türkiye’nin en eski ikinci arkeoloji müzesidir...

Arkeoloji
2 yıl önce

bir tanesidir. Arkeoloji asıl olarak insanlığın kültürel geçmişini, kültürlerin değişimini ve birbirleriyle ilişkilerini inceler. Arkeoloji, Yunancadaki...

Arkeoloji, 16. yüzyıl, 18. yüzyıl, 1822, 1842, 1854, 1871, 1876, 1880, 1882, 1887
Türkiye'de arkeoloji
2 yıl önce

edilmesinin yanında, ülkenin ilk arkeoloji müzesi olan İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusudur. Türkiye topraklarındaki arkeolojinin yerli olarak gelişimine...

Kastamonu Arkeoloji Müzesi
2 yıl önce

Kastamonu Arkeoloji Müzesi, Kastamonu ve Çankırı çevresinden toplanan arkeolojik eserlerin sergilendiği müzedir. Müzede Hitit, Frig, Helenistik, Roma...

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
2 yıl önce

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Samsun'da kurulu, Samsun ve çevresinde ele geçen Kalkolitik, İlk Tunç, Hitit, Hellenistik, Roma ve Osmanlı Dönemlerine...

Efes Müzesi
2 yıl önce

Efes'teki Artemis Tapınağı'nda bulunan Artemis heykelidir. Müze, arkeoloji ve etnografya olarak iki bölüme ayrılmaktadır. Müze 2012 yılı sonunda kapanmıştır ve Kasım...