1481’de Mısır Seferine çıktığı tahmin edilen Fatih Sultan Mehmed Gebze’de hastalanarak vefat edince, babasının yerine tahta çıkan İkinci Bayezid’e kardeşi Cem Sultan muhalefet etti. Cem, Bayezid’in aksine, babasının padişahlığı zamanında doğduğunu, bu yüzden Uzun Hasan Seferi sırasında babasına vekalet ettiğini belirterek, asıl kendisinin tahta geçmesi icab ettiğini iddia ediyordu. Bu sebeple harekete geçen Cem Sultan, bir ara Bursa’ya hakim olduysa da, Gedik Ahmed Paşanın Sultan İkinci Bayezid’le birleşmesi üzerine Konya’ya çekilmek zorunda kaldı. Daha sonra Kahire’ye giden Cem Sultan burada Sultan Kayıtbay tarafından merasimle karşılandı. Cem, 20 Aralık 1481’de hac farizasını yerine getirmek üzere Mekke’ye gidip, 12 Mart 1482’de Kahire’ye geri döndü. Bu arada eski Karaman beyi olan Kasım Bey, Cem’i tahrik ederek Karaman beyliğini yeniden kurma düşüncesindeydi. Aynı zamanda Ankara sancakbeyini de yanına çekmeyi başarmıştı. Bu durum üzerine bir defa daha şansını denemeye karar veren Cem Sultan’ın, Konya ile Ankara’ya karşı bizzat giriştiği taarruz başarısızlıkla neticelendi. Bunun üzerine önce Akşehir’e sonra da Kasım Bey ile birlikte Taşeli’ne çekilmek zorunda kaldı. Konya Ereğlisi’ne gelen Sultan İkinci Bayezid’le yeniden müzakerelere girişti. Ancak bu müzakereler de diğerleri gibi neticesiz kaldı. Çünkü onun Kudüs’te oturmasını teklif eden Sultan İkinci Bayezid’e karşılık Cem Sultan, Osmanlı topraklarında hakim olacağı bir bölgenin kendisine tahsis edilmesi hususunda ısrar ediyordu. Bunun üzerine kardeşi ile uğraşan Sultan İkinci Bayezid’in kendisine bazı tavizlerde bulunacağını ümid eden Kasım Beyin teşviki ile Cem Sultan, nihayet Rodos şövalyelerine müracaat etmeye karar verdi. 29 Temmuz 1482 günü, Rodos limanında karaya ayak bastı. Talihsiz şehzade için, 12 yıl 7 ay sürecek ve sonu ölümle noktalanacak olan acı gurbet hayatı başlamış oluyordu.
Rodos şövalyelerinin başı Pierre d’Aubusson daha önce imzaladığı bir senetle Cem Sultan’a istediği zaman Rodos’tan ayrılabilme hakkını tanımıştı. Ancak bu sözünü çabuk unuttu. Şehzadeyi elde tutmakla Sultan Bayezid Hana istedikleri yolda anlaşma yapmaya ve adalarını Osmanlıların fethinden kurtarmaya, aynı zamanda para koparmaya muvaffak olabileceğini umuyordu. Ancak Cem Sultan’ın Türk topraklarına yakın olan bu adada bırakılması tehlikeli olacaktı. Böylece Cem Sultan, maiyetiyle birlikte bir müddet Nis’de, bir müddet de Şambri ve Puy kalelerinde ikamet etti. Öte yandan d’Aubusson ile Sultan İkinci Bayezid arasında bir antlaşma imzalandı. 7 Aralık 1482 tarihli bu antlaşmaya göre Cem Sultan’ın bakım masrafı olarak, Rodos’a her yıl 45.000 duka altını ödenecekti.
Şövalyeler 6,5 yıl ellerinde tutmaya muvaffak oldukları Cem Sultan’dan azami derecede istifadeye bakıyorlardı. Bu arada Avrupa’da Cem Sultan’ı elde edebilmek için yoğun siyasi faaliyetler vardı. Fransa, Macaristan, Venedik ve hatta Memluk Sultanlığı bu gaye ile şövalyelere cazip tekliflerde bulunuyorlardı. Nihayet Cem Sultan’ın Alman İmparatorluğunun eline düşmesi ihtimalinin belirmesi üzerine endişeye düşen Fransa, onun Papa’nın himayesine verilmesini kabul etti. Bu faaliyetlerden şüphelenen Cem Sultan, Bayezid’e gönderdiği bir mektupta kendisini küffar elinde bırakmamasını istedi. Nihayet Toulan’dan yola çıkan Cem Sultan ve maiyeti, Mart 1489’da Roma’ya vardı. Burada büyük bir törenle karşılanarak Vatikan Sarayına yerleştirildi.
14 Martta Papa Sekizinci Innocent tarafından resmen kabul edilen Cem Sultan, teşrifat memurunun bütün ısrarlarına rağmen kavuğunu çıkarmaya ve diz üstü çökmeye razı olmayarak, doğru Papa’nın yanına gidip ona ve yanındaki kardinallere başıyla selam verdi. Papa da, onu kucaklayıp öptü. Papa ile görüşmelerinde Avrupa’ya ne maksatla geldiğini anlatarak, artık Mısır’a gidip ailesiyle beraber olmaktan başka bir emeli kalmadığını açıklayan Cem Sultan, Papa’nın aracılığını istedi. Ancak Cem Sultan’ın üzüntüsüne iştirak etmiş görünüp onunla birlikte gözyaşı döken Papa, hakikatte onu alet ederek Osmanlılar üzerine bir Haçlı seferi açmak emelinde olduğundan, Macaristan’a gitmek tavsiyesinde bulundu. Cem Sultan’ın böyle bir hareketin, İslam aleminde lanetle karşılanacağını belirtmesi üzerine de, Papa Latince ağır bir cümle kullandı. Aynı dili bildiği anlaşılan Cem Sultan’ın mukabelesinde papayı mahcup ettiği görüldü. Papa Innocent, Cem Sultan’ı, Hıristiyan yapabilirse, Haçlı seferinin gerçekleşeceğini ve Osmanlıları Avrupa’dan atmanın mümkün olabileceğini sanıyordu. Bu sebeple bir gün, kendisiyle görüşürken Hıristiyan olmasını resmen teklif etti. Ama yanılmıştı. Cem Sultan, kendisine değil, Osmanlı padişahlığı, hatta bütün dünyanın padişahlığı payesi verilse, dininden dönmeyeceğini sertçe bildirdi.
Papa Innocent’in 1492 yılında ölümü üzerine yerine Altıncı Alexandre Burgia seçildi. 1494 yılında İtalya sınırını aşarak Roma’ya giren Fransa Kralı Sekizinci Charles, papa ile anlaşarak Cem Sultan’ı yanına aldı. Cem Sultan 28 Ocak günü Fransız ordusu ile Roma’dan ayrılarak Fransızların Napoli seferine iştirak etti ve birçok kalelerin zaptına şahid oldu. Napoli Krallığının mukavemetinin kırıldığı sıralarda Cem Sultan’da hastalık belirtileri ortaya çıktı. Bir müddet sonra, hastalık daha da ilerleyerek, yüzü ve boynu şişti. Artık ata binecek hali kalmadığından sedye ile naklediliyordu.
Cem Sultan böyle bir durumda bile daima, “Ya Rabbi! Eğer bu kafirler beni bahane edip Müslümanlar üzerine yürümeye kalkarlarsa, beni o günlere eriştirme, canımı al!” diye dua ediyordu. Nihayet 25 Şubat 1495 Çarşamba sabahı, şehadet getire getire ruhunu teslim etti. Cem Sultan o sırada 35 yaşındaydı.
Cem Sultan’ın hastalık veya zehirlenme neticesinde öldüğüne dair muhtelif rivayetler vardır. Osmanlı müellifleri genellikle papa tarafından gönderilen bir berberin zehirli ustura ile Cem Sultan’ı tıraş ettiğini ve ölümüne sebep olduğunu bildirmektedir.
Haberin İstanbul’a ulaşmasından sonra, Sultan Bayezid’in emriyle dükkanlar, çarşılar kapatıldı, fakirlere para dağıtıldı. Ülkedeki bütün camilerde gaib cenaze namazı kılındı. Tabutu ise ancak 1499 yılı Ocak ayında ülkeye getirildi. Bursa’ya götürülerek Fatih Sultan Mehmed’in büyük oğlu Mustafa’nın yanına gömüldü.
Cem Sultan şair ve edip ruhlu bir zat olup, Divan’ı vardır. Avrupa’da bulunduğu müddetçe Fatih Sultan Mehmed’in oğluna yakışır surette hareket edip, herkesin gıpta ve sevgisini kazanmıştı. İsmi bütün Avrupa’da şöhret bulmuştur.
Cem Sultan Divan’ından bir parça aşağıdadır:
Ne-durur Hakk’a toğru varmağa rah Himem-i La ilahe illallah
Zahm-ı küfre odur şifa-yı ebed Merhem-i La ilahe illallah
Dil ü can bağını kılur taze Şeb-nem-i La ilahe illallah
Kim olursa olur Huda’ya karib Hem-dem-i La ilahe illallah
Sahn-ı cana safa virür irse Kadem-i La ilahe illallah
Kangı kalbe yazılsa ola pür-nur Rakam-ı La ilahe illallah
İns ü can ram ola ele girse Hatem-i La ilahe illallah
Uludur on sekiz bin alemden Alem-i La ilahe illallah
Toludur cümle asman ü zemin Ni’am-i La ilahe illallah
Ayrıca Bakınız
Ek bilgi
3 Mayıs 1481'de Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine Amasya'da bulunan Şehzade Bayezid ve Konya'da bulunan Cem Sultan'a sadrazam Karamani Mehmed Paşa tarafından ulaklar gönderildi. Ancak Cem Sultan'a gönderilen haberci, yolda Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yakalandı.Cem Sultan, babasının vefatını dört gün sonra öğrenebildi. Bu olayların yaşanması üzerine yeniçeriler ayaklanıp Karamani Mehmed Paşa'yı öldürdüler (4 Mayıs 1481). Şehzade Bayezid'in, İstanbul'da bulunan oğlu Korkut'u saltanat naibi ilan ederek onu tahta çıkardılar.
Şehzade Bayezid, 21 Mayıs 1481 günü İstanbul'a varır varmaz devlet idaresini eline aldı. Cem Sultan ise 4000 kadar askeriyle birlikte 27 Mayıs 1481'de İnegöl önlerine geldi. Sultan İkinci Bayezid, Ayas Paşa idaresindeki bir orduyu Cem Sultan'ın üzerine gönderdi.
28 Mayıs'ta yapılan savaşı kazanan Cem Sultan Bursa'da padişahlığını ilan etti. Kendi adına hutbe okutarak para bastırdı. Çok geçmeden Sultan İkinci Bayezid'e bir mektup gönderen Cem Sultan, Osmanlı topraklarını eşit olarak paylaşmayı teklif etti. Kabul edilemeyecek bu teklif karşısında harekete geçen Sultan İkinci Bayezid, ordusuyla birlikte Cem Sultan'ın üzerine yürüdü. Yenişehir Ovası'nda yapılan savaşı kaybeden Cem Sultan, Konya'ya geldi. Burada da kalamayacağını anlayan Cem Sultan, yanına ailesini de alarak Kahire'ye doğru yola çıktı. Kahire'de iken Hac mevsiminde Hicaz'a gitti.
Hac'dan sonra tekrar Kahire'ye gelen Cem Sultan, ağabeyi Sultan İkinci Bayezid'den bir mektup aldı. Bu mektupta, padişahlıktan vazgeçtiği takdirde kendisine bir milyon akçe ödeneceği belirtiliyordu. Ancak Cem Sultan bunu kabul etmedi. İkinci bir teklifi de geri çeviren Cem Sultan, tekrar ülkesine döndü.
27 Mayıs 1482'de Konya'yı kuşatan Cem Sultan, Sultan İkinci Bayezid'in yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırarak Ankara'ya gitti. Oradan da tekrar Mısır'a gidecekti, ancak yollar tutulmuştu. Bu sırada Rodos şövalyelerinden Pierre d'Aubusson onu Rodos'a davet etti.
29 Temmuz 1482'de Rodos'a giden Cem Sultan, yapılan antlaşma gereğince istediği zaman adadan ayrılacağını düşünüyordu. Ancak sahtekar şövalyeler buna hiçbir zaman izin vermediler ve Cem Sultan esir hayatı yaşamaya başladı. Cem Sultan'ın Rodos şövalyelerinin eline düşmesi, hem kendisi hem de Osmanlı tarihi için talihsiz bir olay olmuştur.
Cem Sultan daha sonra, Fransa'ya gönderildi. Cem Sultan'ın Fransa'dan başka bir ülkenin eline geçmesini Osmanlı Devleti açısından sakıncalı gören Sultan İkinci Bayezid, Fransa'ya bir elçi gönderek Cem Sultan'ın Fransa'da tutulmasını istedi.
Cem Sultan'ı kullanmak isteyenlerden birisi de Papa VIII.Innocent'di. Papa, Cem Sultan'ı bahane ederek Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak bunda başarılı olamayınca Cem Sultan'a Hıristiyan olma teklifinde bulundu. Buna karşılık Cem Sultan ona şöyle cevap verdi:
"Değil Osmanlı Saltanatı, hatta bütün dünyanın padişahlığını verseniz dinimi değiştirmem".
Cem Sultan, abisi Sultan İkinci Bayezid'e yazdığı bir şiirinde ona şöyle seslenir:
"Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan, Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne" (Sen gül döşenmiş yatakta neşeyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayım, neden) Sultan İkinci Bayezid ise ona şöyle cevap verir: "Çün rüz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet, Takdire rıza vermeyesin böyle sebeb ne, Haccacü'l-Haremeynüm deyüben da'va kılarsun, Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne" (Bize ezelden saltanat kısmet imiş, sen ise kadere rıza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini temizlemek davasına düştün, peki dünya saltanatı için bunca hırs niye"
Cem Sultan vakası Osmanlı tarihinde Yıldırm Bayezid'in Timur'un elinde esir düşüp, demir kafese hapsedilmesinden sonra ikinci büyük trajik hadisedir. Rumeli'den tekrar Osmanlı topraklarına gelmek isteyen Cem Sultan, 13 yıl esir hayatı yaşadı. En son Papa'nın elinden Fransız Kralı tarafından kurtarılmış, ancak büyük bir ihtimalle zehirlendiği için bir hafta içinde yolda vefat etmiştir.
Papa'nın bir haçlı seferine kumanda ederek Osmanlı devleti ile savaşma teklifini reddettiğinde Papa'nın dilini anlamadı zannettiği Cem Sultan'a:
"Öyleyse burada it gibi sürün" demesine karşılık olarak Cem Sultan, Papa'ya şöyle demiştir:
"Sizin elinize düşen itten beter olmayacağıdı da ya nice olacağıdı" ve Papa'yı utandırmıştır.
Cem Sultan'ın bakım masrafları için Papa, Sultan İkinci Bayezid'den yılda 40.000 altından fazla para kopartmayı başarmış, Cem Sultan'ı serbest bırakma tehditleriyle de Osmanlı fetihlerini durdurmuştu. Bu olay ileride Şehzade katli için de önemli bir mesnet teşkil etmiştir.
Cem Sultan, bunca olaydan sonra 25 Şubat 1495'de vefat etti. Sultan İkinci Bayezid bu olaya çok üzüldü ve üç gün yas ilan etti ve Cem Sultan'ın gıyabında cenaze namazı kıldırdı. Sultan İkinci Bayezid Cem Sultan'ın naaşını alabilmek için çok uğraştı.
Vefatından 4 yıl sonra 1499 yılının Ocak ayında Cem Sultan'ın cenazesi Osmanlı topraklarına getirilerek Bursa'da kardeşi Şehzade Mustafa'nın yanına gömüldü. Böylece yıllar süren macerası sona erdi ve en azından cenazesi kendi topraklarına defnedildi.